|

Türkiye neden büyük devlet?

Coğrafya, tarih ve kültür Türkiye’ye büyük sorumluluk yüklüyor. Büyük ekonomisi, yetişmiş insan gücü, gelişen teknolojisi, dürüst dış politikasıyla, tarihi ve kültürel etki alanı ile Türkiye bir cazibe merkezidir. Tarihinde de bulunduğu yerlerde sömürge politikaları uygulamayan, asimilasyondan uzak duran Türk milleti, eskiden beridir olduğu gibi, dünya mazlumlarının doğal lideri konumundadır.

Yeni Şafak ve
04:00 - 10/04/2018 Salı
Güncelleme: 03:57 - 10/04/2018 Salı
Yeni Şafak
Gündem
Gündem
DR. FATİH ERBAŞ

Türkiye, içinde seksen milyonu aşkın insanın yaşadığı, 780 bin kilometrekarelik bir coğrafyayı işgal eden bir devletten öte bir anlam taşıyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bu büyüklüğünün istinat ettiği dürüst, sadık ve güvenilir devlet ve ortak olmasından kaynaklanan, siyasi, tarihi, askeri, kültürel, sosyolojik, istatiksel, coğrafi, diplomatik, algıya dayalı, uluslararası ilişkiler bakımından, inanç eksenli, kısacası maddi ve manevi birçok sebep mevcut.

Bir devletin büyüklüğü, o devletin milli gücünü teşkil eden çarpanlarla ortaya konur. Milli gücü oluşturan unsurlar: Siyasi güç, İktisadi Güç, Askeri Güç, Psiko-Sosyal Güç, Coğrafi Güç, Demografik Güç, Bilimsel ve Teknolojik Güç ve Kültürel Güç olarak kabul edilir.

BÜYÜK GÜÇ NEDİR?

Bu alanların, mümkünse hepsinde dengeli bir büyüklük sağlayan devlet büyük sayılacağı gibi, Milli Güç unsurlarının bir kısmında öne çıkan devletler de büyük devlet tanımlamasına girer. Mesele bir başka açıdan ele alınırsa, milli güç unsurlarının çoğunda gelişmiş bir devlet de, büyük ve etkili bir devlet olamayabilir.

Mesela, bazı devletlerin iktisadi güçleri ileri seviyede olabilir ancak dünya politikalarına etkisi açısından “büyük” devlet tanımlamasına girmez. Kanada, Lüksemburg, Birleşik Arap Emirlikleri birçok coğrafyadan verebileceğimiz örneklerdir.

Aynı şekilde demografik gücü, teknolojik gücü, askeri gücü gelişkin birçok devlet coğrafi güç veya psiko-sosyal güç bakımından gelişmiş olmadığı için dünya siyasetinde etkili büyük bir devlet olarak tanımlanmaz.

Aksine, bazı devletler vardır ki, iktisaden, coğrafi olarak, demografik olarak güçlü olmamakla birlikte siyasi, askeri, kültürel ve psiko-sosyal gücü sayesinde bölgesinde ve dünyada büyük etki gösteren bir devlettir ve öyle algılanır.

VERİLER İLE KONUŞURSAK

İşte, yukarıdaki milli güç unsurları ve diğer bazı unsurlarla Türkiye irdelendiğinde karşımıza şu manzara çıkıyor:

Türkiye, sahip olduğu 236 yurt dışı diplomatik temsilcilik sayısı ile ABD(273), Çin (268), Fransa (266), Rusya (242)’dan sonra dünyanın beşinci büyük devletidir. Türkiye bu alanda Japonya, Birleşik Krallık, Almanya, Brezilya, İspanya ve İtalya gibi devletleri geride bıraktı. Diplomatik temsilcilik mevcudiyeti sıradan bir gösterge değil. Bir devletin dünyada olup bitenlerle ilgilendiğinin ve onları yönlendirmeye çalıştığının bir ölçütü bu. Türkiye’nin tarih boyunca sömürgeci bir anlayış içinde bulunmamış olması devletimizin diplomatik temsilciliklerinin misafir edildiğimiz devletlerin mekanizmaları ve yurttaşları tarafından kabulünü kolaylaştırıcı bir unsur olarak ortaya çıkıyor.

Türkiye, yaklaşık 900 milyar dolarlık gayri safi yurt içi hâsılası ile dünyanın en büyük on yedinci ekonomisi. Yıllık büyüme hızı bakımından da dünyanın hızla büyüyen ekonomilerinden biri. G-20 üyesi olması da Türkiye’ye siyasi ve ekonomik etki bakımından avantaj sağlıyor.

Türkiye, yılda 8 milyar ABD doları ile dünyada en çok kalkınma yardımı yapan altıncı devlet. Bunun yaklaşık 7 milyar ABD dolarlık bölümünü insani yardım teşkil ediyor ki, bu alanda Türkiye dünya üçüncüsü. Ancak burada önemli bir nokta var ki, Türkiye milli gelirine oranla dış yardım konusunda dünya birincisi. Türkiye’nin kalkınma yardımları ağırlıklı Olarak Türkiye İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) aracığı ile yapılıyor. Öte yandan Türk Kızılayı, Yunus Emre Enstitüsü, Diyanet İşleri Başkanlığı ve birçok sivil toplum örgütü Türk milletinin yardımlarını dünyanın birçok devletine ulaştırıyor.

TİKA proje sayısı 20.000. TİKA, ofislerinin bulunduğu ülkelerle beraber 5 kıtada 58 ülkede 60 Program Koordinasyon Ofisi var. Toplamda 170’e yakın ülkede kalkınma merkezli işbirliği çalışmaları yapılıyor. Kalkınma, eğitim, su, istihdam, sağlık, enerji, yol, bina, iletişim, turizm, restorasyon alt yapı hizmetleri verdi ve veriyor. TİKA, kamu kurum ve kuruluşları, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları ve özel sektör arasında işbirliği mekanizması görevi yürütmekte; tüm bu aktörleri ortak paydalarda buluşturmakta ve Türkiye’nin kalkınma yardımlarını kayıt altına almakta.

Yunus Emre Enstitüsü Türkiye’yi, Türk dilini, tarihini, kültürünü ve sanatını tanıtmak; bununla ilgili bilgi ve belgeleri dünyanın istifadesine sunmak; Türk dili, kültürü ve sanatı alanlarında eğitim almak isteyenlere yurt dışında hizmet vermek; Türkiye’nin diğer ülkeler ile kültürel alışverişini arttırıp dostluğunu geliştirmek amacıyla 2009’da kuruldu. Yurt dışında 43 ülkede 50’den fazla kültür merkezi, 46 ülkede 85 üniversitede uygulanan Türkoloji projesi ile toplamda 61 ülkede 139 irtibat noktası bulunmakta.

Türk Kızılayı 140 ülkede insan ve doğa kaynaklı felaketlere müdahale etti, yardım götürdü ve götürüyor. Diyanet Vakfı’nın 108 ülkede faaliyetleri var, 135 ülkeye yardım götürüyor. Türk Sivil Toplum örgütleri de devletten bağımsız olarak dünyanın birçok yerine yardım götürmekte, felaketlere müdahale etmekte ve can kurtarmakta.

Türk Hava Yolları’nın faaliyetleri de Türkiye’nin cesametini ortaya koyan veriler ihtiva ediyor. Dünyada en fazla ülkeye giden hava yolu şirketi THY’dir. En fazla havalimanına giden şirket olarak THY dünyada üçüncü sıradadır. Atatürk Havalimanı da dünyanın tek noktadan en çok farklı noktaya uçulan merkezidir. İstanbul’da inşası devam eden yeni havalimanı bu anlamda Türkiye’nin birinciliğini ötelere taşıyacak kapasite olacak. Öte yandan yeni havalimanı ile İstanbul doğu ile batı arasındaki uçuşların birleştiği terminal noktası haline gelecek. Bu yönü ile Hz. Mevlana Celaleddin Rûmi gibi birleştirici bir özelliğe sahip olacak olan yeni havalimanı Avrupa (özellikle Almanya, Hollanda ve İngiltere’dekiler) havalimanlarının liderliğine son verecek.

KİMSESİZLERİN SESİ VE SIĞINAĞI

Türkiye Cumhuriyeti Devleti dün de, bugün de milyonlarca mülteciyi kabul etti ve ediyor. Balkanlar’dan (Bulgaristan, Bosna-Hersek, Yunanistan’da yaşanan zulümler), Kırım’dan (Tatarlar), Kafkasya’dan (Dağıstan, Gürcistan, Çeçenistan, Azerbaycan), İran’dan (yeni rejimin işbaşına gelmesi sonucu), Irak’tan (hem Saddam’dan, hem ABD’den kaçanlar), Suriye’den (hem Esed’den, hem Kürtler’den kaçanlar), Kıbrıs’tan (Rum zulmünden kaçanlar), Afganistan’dan (Rus işgali ve sonrasında Taliban’dan kaçanlar), Afrika’dan (açlık ve işsizlik yüzünden gelenler) gelen ve gelmekte olan milyonlarca mülteciye hem devlet, hem millet olarak kucak açıyor. Yurt içinden ve dışından birileri istemese ve anlamasa da Türkiye dünyanın çok yerindeki mazlumlar için dara düşünce sığınılacak bir emin limandır.


ASKERİ GÜÇ

Askeri güç bakımından da Türkiye Cumhuriyeti Devleti dünyanın sayılı devletlerinden biridir. Sahip olduğu Kara, Deniz ve Hava Kuvvetlerinin imkânları ile bölgesinin en büyüğü olan Türk Silahlı Kuvvetleri, üyesi olduğu NATO’nun da ABD’den sonra en büyük devletlerinden ikincisidir. Türk Silahlı Kuvvetleri dünyanın birçok yerindeki BM, AGİT, NATO ve koalisyon operasyonlarına katkı sağlıyor. Ülkemiz dünyanın çeşitli yerlerine konuşlandırılmış 6 BM barış operasyonuna 32 polis, 84 askeri personel, 2 askeri uzman ve 2 karargâh subayı olmak üzere toplam 120 personel ile katkıda bulunuyor. Türkiye, BM’nin doğrudan gerçekleştirdiği operasyonlar dışında Afganistan, Bosna-Hersek, Kosova gibi dünyanın çeşitli yerlerinde konuşlanmış NATO ve AB barış operasyonlarına da gemi, uçak, kara unsuru, askeri personel, polis ve jandarma katkısı veriyor. Türk Deniz Kuvvetleri de Karadeniz, Ege ve Akdeniz’de milli ve çok uluslu harekat faaliyetlerine ve BM, NATO ve koalisyonların harekatlarına da iştirak ediyor.

Türk Deniz Kuvvetleri, dünya denizlerinde daimi görev grubu bulundurabilen sayılı kuvvetlerdendir. Türk Deniz Kuvvetlerinin 2009 yılında oluşturduğu Barbaros Türk Deniz Görev Grubu 2014’te Afrika’nın 23 devletinde liman ziyaretinde bulundu.

Türk Silahlı Kuvvetlerinin son dönemde ağırlık verdiği hususlardan biri de harp silah, araç ve gereçlerinin millileştirilmesi çalışmasıdır. Türkiye artık kendi savunma sistemlerini, komuta-kontrol birimlerini, atış kontrol ünitelerini, tanklarını, toplarını, uçaklarını, helikopterlerini, gemilerini kendi başına veya ortakları ile meydana getiriyor.

ENERJİ’DE DE GÜÇ

Enerji alanında da önemli bir güç olarak ortaya çıkan bir Türkiye söz konusudur. Irak, İran, Azerbaycan, Kazakistan ve Rusya doğal gaz ve petrolünün dünyanın başka noktalarına ulaştırılmasında Türkiye önemli bir dağıtım noktasıdır. Doğu Akdeniz’de yakın gelecekte çıkarılacak hidrokarbon kaynaklarının dünyaya dağıtımı bakımından da Türkiye önemli coğrafi avantaja sahip. Kendi enerji ihtiyacını karşılamak için petrol ve doğal gaz ithalatını çeşitlendirmeye çalışan Türkiye, bir yandan da güneş enerjisi ve rüzgar enerjisi gibi yeni kaynaklar oluşturuyor. Ayrıca deniz yetki alanlarımızda mevcut hidrokarbon kaynakların çıkartılması ile Türkiye bir enerji dağıtan ülke olmasının yanında önemli bir enerji üreten ülke konumuna da gelecek.

Türkiye’yi büyük ve önemli bir devlet yapan unsurlardan biri de dünyanın dört bir yanında yaşayan veya dünyanın dört bir yanına korkusuzca giden Türk iş adamları, işçileri ve bilim adamlarıdır. Avrupa’nın merkezi Almanya’da milyonlarca Türk ekonominin önemli bir parçasıdır. Hollanda, Fransa, Avusturya, İngiltere, ABD, Romanya, Bulgaristan, Ukrayna ve daha sayabileceğimiz nice devlette Türk yatırımcılar faaliyet gösteriyor.

Türkiye uluslararası ve bölgesel örgütlerin de etkin bir üyesidir. Kudüs kararında görüldüğü gibi Türkiye, BM Genel Kurulu’ndan haklı davasını destekletebilecek kararlar çıkarttırabilmektedir. BM, AGİT, Avrupa Konseyi, NATO, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü, Güneydoğu Avrupa İşbirliği Süreci (SEECP), Ekonomik İşbirliği Örgütü (ECO) gibi çeşitli alt bölgesel örgütlerin ve girişimlerin de kurucu üyesidir. Türkiye, ayrıca, istikrarlı bir Afganistan hedefini desteklemek üzere bölgesel işbirliğini kurumsallaştıran “Asya’nın Kalbi: İstanbul Süreci”ni kurmada öncü ülke olmuştur.

Türkiye, diğerlerinin yanı sıra İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT), Gelişmekte Olan Sekiz Ülke (D-8), Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi ve Kıtalararası Ekonomik İşbirliği (MIKTA)’nin aktif üyesidir. 2017’de Türkiye, İslam İşbirliği Teşkilatı, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü, MIKTA ülkeleri grubunun ve aynı zamanda Şangay İşbirliği Örgütü Enerji Kulübü dönem başkanlığını yürüttü. Türkiye Avrupa Birliği üyeliğini hedefleyen bir devlettir. Türkiye, uluslararası sorunlara çözüm bulma çabalarına etkin olarak katkıda bulunuyor.

Türkiye, NATO müttefiki Amerika Birleşik Devletleri ile stratejik ortaklığa sahiptir ve Avrupa’nın güvenliği ve refahı için transatlantik bağa önem veriyor. Türkiye, toplamda 28 stratejik ortaklık, 20 ülkeyle Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyleri, Üçlü Bölgesel Mekanizmalar, Bakanlar düzeyindeki çeşitli mekanizmalar ve 19 adet Serbest Ticaret Anlaşmasıyla geniş bir işbirliği ağına sahiptir. Türkiye, Afrika, Balkanlar, Orta Doğu, Kafkasya, Orta Asya ve Güney Asya’daki devletlerle olan ilişkilerini geliştirmeye önem veriyor. Uluslararası ilişkilerin güvenilir bir ortağı olan Türkiye uluslararası sorumluluklarını yerine getiren, bölge ve dünya barışına ve geleceğine hizmet eden bir devlettir.

SOSYAL DEVLET OLGUSU

Türkiye, sosyal devlet uygulamaları konusunda da dünyanın en ileri ülkelerinden biridir. ABD’de, Rusya’da, Almanya’da, Japonya’da bulunmayan sosyal haklar ve kolaylıklar Türkiye’de bulunuyor.

Havayolu, karayolu ve demiryolu taşımacılığında Türkiye çağ atlıyor. Erişilemez yer kalmayacak. Neredeyse her ile havalimanı yapılması ve uçuşların bulunması, binlerce kilometrelik yolların yapılması, Türkiye’deki demiryolu ağının yenilenmesi ve dünyadaki krizden etkilenen denizyolu taşımacılığına da önem verilmesi Türkiye’ye büyük avantajlar sağlayacak.

İşte Türkiye, yukarıda sayılan ve aslında bir kısmı eksik bırakılan hususlar sayesinde ve nedeniyle büyük bir devlettir.

BİRLİKTE ÇALIŞALIM

Coğrafya, tarih ve kültür Türkiye’ye büyük sorumluluk yüklüyor. Büyük ekonomisi, yetişmiş insan gücü, gelişen teknolojisi, dürüst dış politikasıyla, tarihi ve kültürel etki alanı ile Türkiye bir cazibe merkezidir. Tarihinde de bulunduğu yerlerde sömürge politikaları uygulamayan, asimilasyondan uzak duran Türk milleti, eskiden beridir olduğu gibi, dünya mazlumlarının doğal lideri konumundadır.

Türk tüccarının, sermayesinin, yatırımcısının, bilim adamının, sanatçısının, kültür adamının, askerinin, diplomatının, siyasetçisinin dünyayı kucaklayıcı uygulamaları Türkiye’nin gücüne güç katacak ve Türkiye kendisi ile birlikte olan devletlerle birlikte eşit işbirliği anlayışı ile büyümeye devam edecektir.

19’uncu yüzyılın başlarından beridir, sayısız iç ve dış saldırıya maruz kalan ve bunları etkisiz kılan Türk milleti ve devleti, iyi çalışan kurumları ile dünya uluslararası sisteminin daha iyi çalışmasına katkı sağlayacak potansiyele sahiptir. Bu anlayış ve bir yönü ile hedefler, Türk insanına büyük sorumluluk yüklemektedir. Konuşmaktan, tembellikten, birbirimizle kavgadan uzak durup işbirliği anlayışı ile dürüstçe ve çok çalışmak suretiyle bu sorumluluklar yerine getirilebilecek.

Gelişme yolundaki süratin getirdiği bazı aksaklıklar Türkiye’nin çirkin yüzü olarak ortaya çıkıyor. Daha otuz yıl önce yarısından fazlası köylerde yaşayan Türk halkının bugün %90’dan fazla bir bölümü şehirlerde yaşıyor. Ancak, şehir kültürü sadece şehre taşınmakla ortaya çıkmayacağı için bugün şehirlerimizde çarpık yapılaşma ve kuralsız insanlar yoğunlukta. Umulur ki, makul zaman içinde eğitim, kültür ve sanatta kalite kendini kabul ettirecek ve yurdun her yerinde tarih, tabiat ve insanla uyumlu mimari, insanların birbirine saygı ve tahammülle yaşadığı bir toplum ve önder ülke Türkiye ortaya çıkacaktır.

#Türkiye
#Küresel Güç
6 yıl önce