Rüya şehir Amsterdam'ı anlatmak için ilk sırada gelecek kelimeler elbette bunlar olmalı. Hollanda'nın başkenti Amsterdam, hem doğa hem tarih tutkunları için ziyaret edilecek yerlerin başında gelen merkezlerden birisi. Ortalama 3 günlük bir ziyarette kentin dört bir yanını rahatça gezebilirsiniz.
Rotamıza ilk olarak kent meydanıyla başlıyoruz. Birçok Avrupa kentinin meydanı tadında olan Dam Meydanı, şehrin en işlek noktalarından. Amsterdam'ın tarihi merkezinde yer alan meydanın çevresinde gezilecek pek çok yer var. Kraliyet Sarayı, Nieuwe Kerk bu yerlerin başında geliyor. Son yıllara damgasını vuran, dünyaca ünlü isimlerin heykellerinden oluşan Madame Tussauds'nun merkezi de bu meydanda yer alıyor. Bu meydanda yer alan kafeleri gezebilir, hediyelik eşyaları satan gift shop'ları ziyaret edebilirsiniz.
Bir su şehri olan Amsterdam'da ziyaret edeceğiniz yer neresi olursa olsun, rotanızın üzerinde mutlaka adeta bir görsel şölen sunan kanallar üzerinden geçiyorsunuz. Şehrin yüzölçümünün %25'ini kanallar oluşturuyor. Aynı zamanda eşsiz doğal güzelliklere sahip Amsterdam'da Vondelpark başta olmak üzere birçok bahçeyi gezebilir, lalesiyle ünlü şehrin botanik güzelliklerine de tanık olabilirsiniz.
Amsterdam, birçok Avrupa Kenti gibi müze açısından da oldukça zengin. Dünyanın en önemli ressamlarından Van Gogh'un en meşhur eserleri Van Gogh Müzesi'nde sergileniyor. Sergide, ressamın 200'den fazla resmi ve kardeşi Theo'ya yazdığı mektupları izlemek mümkün. Müzeler Meydanı'nda yer alan Rijkmuseum ise Hollanda Ulusal Müzesi. Şehrin simgesi I Amsterdam ise bu müzenin hemen önünde yer alıyor. Müzede Rembrandt'ten Steen'e uzanan en nadide eserler sergileniyor. Rembrandt demişken, Hollanda'nın yetiştirdiği en önemli ressamlardan Rembrandt'in de evi Amsterdam'da bulunuyor. Ressamın 1639-1660 yılları arasında sahibi olduğu 1606 yapımı altın renkli evde sanat hayatı ve çalışmaları hakkında pek çok bilgiye ulaşabilrisiniz.
Amsterdam'da gezilecek en popüler müzelerden birisi ise Anne Frank Evi. Haftanın her günü açık olan müze, en çok ilgi çeken noktalarından. Zira müzeye girebilmek için kapıdaki uzun kuyruklar hiç bitmiyor. II.Dünya Savaşı'nın sembol isimlerinden Anne Frank'in savaş döneminde ailesiyle saklandığı bu ev küçük kızın günlüğünde anlattığı anıları canlandırıyor. Frank ailesinin Nazilerin işgal döneminde saklandığı bu ev, 1960 yılında müzeye dönüştürülmüş.
