|

Siber uzayda ABD – Rusya mücadelesi

ABD ve İngiltere’nin iddia ettiği gibi Rusya gerçekten devletlerin ulusal güvenliklerini ihlal etmek suretiyle uluslararası siber operasyonlar gerçekleştirdi mi? Eğer öyleyse örneğin ABD buna neden engel olamadı? Ya da İngiltere Rusya’nın yaptığı operasyonlara karşı koyabildi mi, ilaveten misilleme yaptı mı? Asıl sorulması gereken sorular bunlardır çünkü siber saldırılar tüm dünyada olabilir ve kaynağı tespit edilirse misilleme kapsamında karşılık verilebilir.

Yeni Şafak
04:00 - 31/07/2018 Salı
Güncelleme: 04:07 - 31/07/2018 Salı
Yeni Şafak
ABD başkanlık seçimlerinde Trump’ın zaferini ilan etmesinden hemen sonra çeşitli komplo teorileri ortaya atıldı.
ABD başkanlık seçimlerinde Trump’ın zaferini ilan etmesinden hemen sonra çeşitli komplo teorileri ortaya atıldı.

Ersin Çahmutoğlu • Siber Güvenlik Uzmanı

ABD başkanlık seçimlerinde Trump’ın zaferini ilan etmesinden hemen sonra çeşitli komplo teorileri ortaya atıldı. Bunların arasında en çok ses getireni de Rusya’nın seçimlere siber uzay üzerinden müdahale etmesi iddiası oldu. Demokratlar başta olmak üzere bazı siyasi çevreler ve ABD’nin stratejik kurumları, Rusya’ya bağlı bazı odakların (Putin destekli) Amerikan başkanlık seçimlerine doğrudan müdahale ettiğini iddia ediyor. Fakat bunun nasıl olduğu konusunda bir bilgi ya da belge henüz açıklanmış değil.

Trump önceleri bu iddiayı reddederken, devletin üst düzey bazı isimleri net bir şekilde kabul edince sonunda Trump da kabul etti. Özellikle Ulusal İstihbarat Direktörlüğü Ofisi (DNI)’nin bu iddianın doğru olduğunu ısrarla dile getirmesi ve Rusya’nın müdahalesi konusunda hiçbir şüpheye yer olmadığını belirten bir bildiri yayınlaması belki de Trump’ın kararında etkili oldu. Trump’ın ABD’deki müesses nizam eşrafı ile birçok konuda kavgalı olduğu, seçimlere hile karışması hadisesi de meydana gelince ABD içinde bir kriz olduğu söyleniyor.

RUSYA VE ABD BİRBİRİNE DÜŞMAN MI?

ABD ile Rusya arasında yaşanan kriz, Trump – Putin ekseninde bir kriz değil aksine “ittifak görünümlü dostane bir ilişki”ye benziyor. Bunu yapılan açıklamalardan ve eylemlerden net bir şekilde anlayabiliyoruz. Uluslararası siyaset bilimcileri de iki ülke arasında bir işbirliğinin mümkün olabileceğini belirtiyor. Öyle ki sadece siyasi ve ekonomik değil, askeri alanda da (örneğin siber güvenlikte) işbirliğine gidilebileceği söyleniyor. Nitekim geçtiğimi yıl yapılan G-20 zirvesindeki Putin-Trump görüşmesi sonrası “ortak siber faaliyet” yürütme kararı alındı. Trump’ın daha sonra bu karardan vazgeçtiği söylense de perde arkasında ne oldu bilmiyoruz.

Yaygın bir görüşe göre, Putin Rusya’sının Trump ABD’si ile uluslararası sistemde yegane süper güç olarak telakki edilmelerinden dolayı sistemde hakim iki devlet olacakları söyleniyor. Tıpkı Soğuk Savaş döneminde olduğu gibi bir silahlanma yarışına benzer bir rekabetle, yükselen Çin’in ve dağılmak üzere olan Avrupa’nın bertaraf edileceği ve böylece iki süper gücün yeniden denge sağlayacağına inanılıyor. Bu söz konusu rekabet ve güç yarışı elbette nükleer silahlar üzerine değil, modern çağın potansiyel gücü olan siber uzayda üstünlük ya da yapay zeka ve bilgi teknolojilerine hakimiyet şeklinde olacağı tahmin ediliyor. Zaten günümüzde ABD ve Rusya’nın siber güvenlikte üstün iki ülke olarak bilinmesi bunu destekler niteliktedir. Burada esas altı çizilen nokta, Soğuk Savaş döneminde iki ülkenin görünürde savaş halinde olduğu ancak perde arkasında anlaşma yaparak dünyayı paylaştıkları inancının yine geçerli olabileceğidir.

RUSYA VE İNGİLTERE ARASINDAKİ KRİZ

ABD başkanlık seçimlerine müdahalede bulunması konusunda suçlanan Rusya, İngiltere tarafından da benzer bir suçla itham ediliyor. Geçtiğimiz Nisan ayında İngiltere‘nin NSA’yi olarak da anılan GCHQ teknolojik istihbarat servisinin yaptığı açıklamalara göre Rusya, İngiltere’nin kritik altyapılarına periyodik olarak saldırı düzenledi. GCHQ teşkilatına bağlı olan Ulusal Siber Güvenlik Merkezi (NCSC)’nin direktörü Ciaran Martin, bizzat tespit ettikleri bazı zararlı siber aktiviteler olduğunu ve bunların şebeke altyapılarına yoğun saldırı yaptıklarını, failin de Rusya olduğu konusunda ellerinde deliller olduğunu açıkça belirtti.

Rusya tarafından bu iddia Putin’in ağzıyla açıkça yalanlandı ancak hem İngiltere hem de ABD’nin istihbarat servisleri ve üst düzey hükümet temsilcileri bu iddianın doğruluğu konusunda hemfikirler ve bununla ilgili rapor hazırladılar. Rusya’nın İngiltere ile son dönemde yaşadığı uluslararası casusluk krizine ilaveten bu siber saldırı iddiası da eklenince, iki ülke arasında soğuk rüzgarlar esti ve hatta günümüzde de esmeye devam ediyor. Çünkü İngiltere, Rusya’nın halen Fancy Bear, APT28, Sofacy gibi isimlerle anılan ve korsan olarak çalışan siber operasyon timine destek verip özellikle kendi ülkelerini hedef aldığını belirtiyor.

SİBER SALDIRILARIN KAYNAĞI

ABD ve İngiltere’nin iddia ettiği gibi Rusya gerçekten devletlerin ulusal güvenliklerini ihlal etmek suretiyle uluslararası siber operasyonlar gerçekleştirdi mi? Eğer öyleyse örneğin ABD buna neden engel olamadı? Ya da İngiltere Rusya’nın yaptığı operasyonlara karşı koyabildi mi, ilaveten misilleme yaptı mı? Asıl sorulması gereken sorular bunlardır çünkü siber saldırılar tüm dünyada olabilir ve kaynağı tespit edilirse misilleme kapsamında karşılık verilebilir. Peki saldırıların kaynağı tespit edilebilir mi?

Bu soruya evet cevabı verilse bile tüm operasyonların tespiti kimi zaman söz konusu olamamaktadır. Devletler genellikle doğrudan bir saldırı yapmaz, bunun yerine taşeron örgüt kullanırlar. Siber korsan grupları ya da bireysel hackerlar bu işlerde en bilinenleridir. İstihbarat servisleri de belki burada katkı sağlar ancak onlar daha çok işin “aldatma” kısmı ile ilgilenirler desek yanlış olmaz. Yani A ülkesine yapılan siber saldırının kaynağı B ülkesi olarak görülür ancak esas fail C ülkesidir ve A ülkesi bunu tespit edemeyebilir. Bu durum ise tamamen ilgili ülkenin siber uzaya hakimiyet kapasitesi ve teknolojik birikimi ile alakalıdır.

Rusya’nın siber uzaya dair yatırımlarının ciddi öneme sahip olduğu bilinir ve teknolojik kabiliyetinin de ABD’den sonra geldiği söylenir. Dolayısıyla ABD ve İngiltere’nin iddialarının doğru olması muhtemeldir. En basitinden ABD örneğini verirsek; Trump’a yakın güvenlik servislerinin seçimlere müdahale kapasitesinin sınırlı olduğunu, CIA ve NSA teşkilatlarının bu konuda Trump’ın yanında olmadığını, Trump’ın da çare olarak Putin’den yardım istediğini söylemek belki de daha iyi bir komplo teorisi olacaktır. Ayrıca Putin, ABD başkanlık seçimlerini Trump’ın kazanmasını istediğini de açıkça belirttiğini hatırlatalım.

Peki, ABD ve İngiltere’nin bu iddialarının doğruluk payı nedir? Burada da şüphe var çünkü iki ülke de Rusya’nın iddia edilen operasyonları nasıl yaptığı konusunda bilgi vermiyorlar. Rusya’nın, enformasyon bakanlığı gibi bir kurum ile propaganda faaliyetleri yürüttüğü iddia edilir. ABD seçimleri için de bu politikayı uyguladığı söylenir ama bu bir siber saldırı anlamına gelir mi? O halde ABD ve İngiltere’nin siber altyapıları Rusya’ya karşı savunmasız haldedir mi demeliyiz? Sorulacak soru çok, fakat gerçeklere baktığımızda bütün siber saldırıların esas kaynağının tespitinin zor olduğunu ve devletlerin de bu konuda birbirlerinden yardım alabileceğini net olarak söyleyebiliriz.

#ABD
#Türkiye
6 yıl önce