|

Ötekinin adı mavi gözde

Çoğunluğun arasında "öteki" olduğunuzda kendinizi nasıl hissedersiniz? Varlığınızla kimliğinizi kabul ettirmeye çalışarak mı yoksa kendinizden nefret edip, onlara benzemeyi seçerek mi? Nobel Edebiyat Ödüllü yazar Toni Morrison'ın 1970 tarihli romanı "En Mavi Göz" işte bu "öteki"liğin dayanılmaz ağırlığına odaklanıyor.

Yeni Şafak ve
12:11 - 11/10/2017 Çarşamba
Güncelleme: 12:17 - 11/10/2017 Çarşamba
Yeni Şafak
En mavi göz isimli kitabın kapağı
En mavi göz isimli kitabın kapağı

Irka dayalı milliyetçiliğin temellerini atan ABD’nin 1940’lı yılları... Yoksul bir zenci aile Cholly ve Pauline’in küçük kızı Pecola ile tanışıyoruz. Bu küçük kızın tek hayali, mavi gözlere sahip olmak. Sırf gözleri mavi olsun diye her gece dua eder. Çünkü gözleri mavi olduğunda beyazlar tarafından yüzüne vurulan “çirkin”liğinden kurtulacak ve güzel bir kız olacaktır. Çünkü mavi gözlü olmak, baskın çoğunluk olan “beyaz”lar gibi olmak demektir. Aşağılanmaktan, dışlanmaktan ve hor görülmekten kurtulmaktır aynı zamanda! Çünkü onlar, çirkin olduğunu yüzüne vurmaktadır. Beyaz aileler de çocuklarının zenci çocuklarla oynamalarından hoşlanmaz. Çocuklara siyahilerle arasındaki fark açıklanır. Bunlar kolayca teşhis edilebilen farklılıklardır. Beyazlar tertipli ve düzenli olur, zenciler ise pis ve gürültülü!

EZİLENLERİN ÖYKÜSÜ

Roman boyunca beyazın karşısından siyah, güçlünün karşısında ezilen, mutlunun karşısında mutsuz olan insanlarla tanışıyoruz. Satır aralarında bu ezilen, ötekileştirilen, itilen ve hor görülen insanların yaşamlarının içine giriyoruz. Özellikle siyahi kadınların zorlu yaşamı didaktik bir anlatım olmaksızın tüm çıplaklığıyla ele alınıyor. Hayatları boyunca çalışıp didinen kadınlar, yaşlandıklarında özgür oluyor. Trajide ve mizahtan, kötülük ve huzurdan, hakikat ve fantaziden bir püre gibi. “En Mavi Göz”, her ne kadar Pecola’ya odaklansa da aynı zamanda Cholly’nin, Pauline’in Jimmy Teyze’nin de öyküsü. Bu insanlar içten içe itilmişliğin nefretini dışa vuruyor. Pecola’nın annesi Pauline ile babası Cholly’nin arasındaki mutlu aşk öyküsü, zorlu yaşamlarının altında eziliyor ve zamanla bilinçaltında saklı kalan nefretin ortaya çıkmasına neden oluyor.

“En Mavi Göz” 1988’de Pulitzer, 1993’te Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görülen ABD’li yazar Toni Morrison’ın ilk romanı. Nobel komitesi bu ödülü kazanan ilk siyahi yazar olan Morrison’a ödül gerekçesini “Amerikan gerçeğinin önemli bir yönüne hayat veren, şiirsel ifadeler ve hayal gücü ile karakterize romanları için” sözleriyle açıklamıştı. Kendisi de bir zenci olan Morrison, siyahların ABD’deki zorlukla dolu yaşamını, tam da aralarına karışarak aktarıyor okura. Bu küçük yürekli güzel kız romanın yazıldığı günden bugüne geçen 47 yıllık süre zarfında ABD’nin başını çektiği ırkçılık ve “fobi”nin pek fazla kendini aşamadığını da doğruluyor bizlere... Kitaba uzun bir sonsöz hazırlayan yazar, bugün hala daha dünyaya hakim olan “ötekileştirici gücün” etkisini anlatıyor. Kendinden şiddetle nefret eden bazı mağdurların, tam da kendilerini aşağılayan düşmanların birebir kopyası haline gelerek tehlikeli ve şiddet eğilimli kişilere dönüştüğünü savunuyor. Kimilerinin ise kendi kimliklerinden vazgeçerek kendilerinde olmayan güçlü kişiliği sunan bir yapının içinde eridiğini. En Mavi Göz, bugün üzerinde yeniden “düşünülmesi” gereken bir roman olarak okuru bekliyor.

  • KİTABIN KÜNYESİ:
  • En Mavi Göz
  • Toni Morrison
  • Sel Yayıncılık
  • 2017
  • 224 sayfa
#kitap eki
#en mavi göz
6 yıl önce