|

Naocan engel tanımıyor

Doç. Dr. Hatice Köse, otizmli ve işitme engelli çocuklara yapay zeka ile eğitim veriyor. Köse, “Öğretmenler ve doktorlardan çocukların doğru cevabı bildiği halde cevap vermediğine dair şikayetler alıyoruz. Çünkü stres altında. Robot onu sakinleştiriyor” diyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 8/04/2018 Pazar
Güncelleme: 05:23 - 7/04/2018 Cumartesi
Yeni Şafak
Doç. Dr. Hatice Köse, işitme engelli ve otizmli çocuklara Naocan isimli robotla eğitim veriyor.
Doç. Dr. Hatice Köse, işitme engelli ve otizmli çocuklara Naocan isimli robotla eğitim veriyor.

Robotlar ve yapay zeka tüm dünyanın odaklandığı bir konu. Robotlar ve yapay zekayla ilgili bilginiz sadece bilim kurgu filmlerinden ibaretse bundan birkaç sene evvel izlediklerimizin artık gerçekleştiğini görüyorsunuzdur. Hollywood’un bu konuda yapılmış ürkütücü filmleri var. Bazı senaryolar ürkütücü olsa bile yapay zeka ve robotlar artık hayatımızın bir gerçeği. Bir ilki gerçekleştirerek Naocan ve R-Can isimli robotlarla otizmli ve işitme engelli çocuklara eğitim veren İstanbul Teknik Üniversitesi, Bilişim ve Bilgisayar Fakültesinden Doç. Dr. Hatice Köse ile bir araya geldik. Öğretmenler ve doktorlardan stres altındaki çocukların doğru cevabı bildiği halde cevap vermediğine dair şikayetler aldıklarını söyleyen Köse’nin en büyük gayesi onların duygularını çözmek.

LABORATUVARDA KALIYOR

‘Yapay zekayı eğlenceli bir eğitim aracı olarak nasıl kullanabilirim’ diye yola çıkan Köse, “Burada amaç çocuğun pasif değil de aktif bir şekilde oyun arkadaşıyla birlikte öğreniyor olması. Bazen robot soruyor bazen de çocuk. 5-6 yaşında çocuklarla çalışma yaptığımız çocuklar seneler sonra bile öğrettiklerimizi hatırlıyor” diyor ve ekliyor: “Biz mühendisiziz. Bizim var olma sebebimiz sorun çözmek. Ama bazı çalışmalarımız sadece laboratuvarda kalıyor. Ama biz aslında günlük hayatta size zor gelen birçok şeyi çözebiliyoruz. Sadece sorunları bilmiyoruz. Hep şey diyorum, biz öğretmenlerle doktorlarla mühendis olmayan insanlarla çalıştığımızda onların sorunlarına çözüm getirebiliyoruz. Bizim de gayemiz bu. Robotik yapay zeka konusunda tecrübelerimiz var. Biraz da insan robot etkileşimini nasıl çözebiliriz diye araştırma yaptık. Aslında biz bu çalışmaları laboratuvardan çıkartarak insan hayatına inmeye çalışıyoruz.”


ÜÇ YÜZE YAKIN ÇOCUĞA ULAŞTIK

Robotlarla eğitime ilk başta İngiltere’de başlayan Köse, orada yaklaşık 100 çocuğa ulaştıklarını Türkiye’de ise 300’e yakın çocuğa eriştiklerini belirtiyor. “Birkaç okulla konuşup gönüllü öğretmenlerin davetiyle okullara gittik. Bir sınıfta çocuklarla çalıştık. Bazı okullarla anlaşma yaptık, onlar bize geldiler. Çocukları tek tek laboratuvara alıp test yaptık. Çok kolay olmadı” diyen Köse, ilerleyen süreçteki en büyük gayesini şu sözlerle anlatıyor: “Çocukların duygularını tanımaya çalışıyoruz. Öğretmenler ve doktorlardan çocukların doğru cevabı bildiği halde cevap vermediğine dair şikayetler alıyoruz. Çünkü stres altında. Robot onu sakinleştiriyor. İnşallah bunu etkili iletişim dediğimiz yöntemle halledeceğiz.”


ZAMAN VE İNSAN GÜCÜ GEREK

Normal bir robotik çalışmada araştırmacılar sadece robotun verdiği nesnel sonuçlara bakıyor. Köse, hem bu sonuçlara hem çocuklara hem de öğretmenlerin değerlendirmesine baktıklarını söylüyor. Aile ve çocukların Naocan’a tepkilerini “Normalde aileler bu tür şeylere çok sıcak bakmazlar ama bizi kolay kabullendiler. Bu çok güzel bir şey. Bazı çocuklar bunu bize hediye edin, bizim gibi konuşuyor dedi. Çocuklar onun kendine özgü karakteri olduğunu düşünüp daha kolay benimsiyorlar” sözleriyle açıklayan Köse, bugüne kadar geldikleri süreci olumlu değerlendiriyor ve “Robotun daha fazla kelimeye ihtiyacı var. Onun için de zaman ve insan gücüne ihtiyaç var. Başlangıç olarak platform iyi çalıştı ve beklentimizi karşıladı” diyor.

İŞİTME ENGELLİLERİN DÜNYASINI KEŞFETTİK

İşitme engellilerle ilgili “Her şeyi sıfırdan keşfetmemiz gerekti. İşitme engelleilerin dünyasını keşfettik. Bir kültüre girdik. Güzel şeyler oldu. Dünyanın çeşitli yerlerinden hala mail geliyor, ilham verdiğimizi söylüyorlar. Bu konuda başvurulan bir yerdeyiz. Çok güzel bir şey. Hep birileri yapıyor biz takip ediyoruz denir ya bu kez öyle olmuyor” diyen Köse, robotlarla uzun zaman geçiren insanların ona bağlandığını söylüyor. İngiltere’de bununla ilgili testlere katılan Köse, “Karakter yapınızla ilgili bir şey. Mesela siz görev insanıysanız robotun duygularını göstermesi rahatsız ediyor. Daha duygusal bir insansanız hoşunuza gidiyor” diyor.


Toplumun ihtiyacına göre şekilleniyor

* Robotların dünyayı yok etme potansiyelinin olmadığını söyleyen Köse, insanların yerini de almayacağını, sadece insanlara yardım edeceğini düşünüyor. Toplumların ihtiyaçlarına göre robotların da değişiklik gösterdiğini ifade eden Köse, “Mesela Japonlar yaşlı bir toplum olduğu için robotları yaşlı bakımında kullanıyor. Avrupa’da ise daha sosyal robotlar yapılıyor.

Bizim istediğimiz hep bir asistan olarak kullanılsın. İnsanlarla olan iletişimi kesmesin. Araştırmacı olarak bu bizim seçimimiz” diyor.

Android gördüğümde iki gün uyuyamadım

Hanson Robotics’in en son ve en büyük robotu Sophia’yı hepimiz tanıyoruz. Sophia’yı görüp de ürperiyorsanız tekinsiz vadi sendromu yaşıyorsunuz demektir. Köse de bunu Android robotla ilk kez Japonya’da karşılaştığı sırada yaşamış. “Çalıştığım robotların robot olduğunu bilmek beni rahatlatıyor. Android’i gördükten sonra tüm hayatım boyunca robotlarla çalışmış ve onun robot olduğunu bilmeme rağmen iki gün uyuyamadım” diyen Köse, robotlarla bir gelecek kurulacaksa bunun diğer bilimlerle birlikte ilerlemesi gerektiğini “Robotla çalışanlar genelde robotu düşünür. Ben mühendis olarak bunu göremem ama bir psikolog, sosyal bilimci görür. Bu insanların yardımı olmadan da daha ileriye gidemeyiz” sözleriyle anlatıyor.


#Roobotlar
#Otizm
#Noacan
6 yıl önce