'Osmanlı Mezar Taşlarının Sırları' isimli kitap bir tarihe ışık tutuyor. Edebiyat Öğretmeni Fatih Çavuş tarafından hazırlanan kitap bir medeniyetin ne kadar zengin olduğunu mezar taşları üzerinden anlatıyor.
Tarihi mezar taşları ile ilgili olarak yenisafak.com'a konuşan Çavuş, mezar taşlarının bir medeniyetin tarihini yeniden yazmaya yeteceğini söyledi.
- Mezar taşlarındaki hat işçiliğinin büyük bir sanat eseri olduğunu söyleyen Çavuş, "Okudukça da farklı kapılar açılıyor. On yedi yaşında vefat eden bir kız çocuğunun mezarındaki gelinlik işlemesi sizi kendine hayran bırakırken, kitabedeki ailenin acısıyla da hüzünleniyorsunuz. Başka bir taşta da ‘karı dırıltısından vefat eden’ ifadesiyle de tebessüm ediyorsunuz" dedi.
İÇ İÇE GEÇMİŞ ÜÇGENLER BEREKETİN SİMGESİ
Bunu birkaç cümle ile anlatmak yetersiz olur ama mezar taşlarında kullanılan simgelerin, şekillerin bir sebebi, kullanılış amacı olduğunu söylemek bir yönüyle bu ‘sır’ meselesine ışık tutmuş olur.
Meseleye vakıf olmayan insanlar bunu anlamlandıramamakta, hatta bu simgeye olan nefretten dolayı eserlere zarar vermektedir. Araştırdığımızda aslında bu simgenin Hz. Süleyman’a ait olduğunu, Osmanlının da bunu bolluk, bereket adına kullandığını anlıyoruz.
İstanbul’u gezerken mezarlıklar, türbeler, çeşmeler hep ilgimi çekmiştir. Bunların gerçekte neler olduğunu altı yıl önce kaynaklarından araştırmaya başladım.
GENÇ KIZ MEZARINDA GELİNLİK İŞLEMESİ OLUYOR
Mezar taşlarındaki hat sanatları ayrı bir güzelliktir. Dar bir alanda hattat ustalığını konuşturmuş. Hiçbir şey anlamasınız da saatlerce o yazının güzelliğine bakabilirsiniz. Şekil bakımından da mermer işçiliğinde üst düzey bir işleme ile karşılaşıyorsunuz. Okudukça da farklı kapılar açılıyor. On yedi yaşında vefat eden bir kız çocuğunun mezarındaki gelinlik işlemesi sizi kendine hayran bırakırken, kitabedeki ailenin acısıyla da hüzünleniyorsunuz. Başka bir taşta da ‘karı dırıltısından vefat eden’ ifadesiyle de tebessüm ediyorsunuz…
- Kapak için kullandığınız görselin özel bir sebebi var mı?
- Bu kapak fotoğrafının hem bende hem de kendi içinde bir hikâyesi var. İnternette konuyla ilgili görsel ararken bu fotoğrafın kartpostalına rastladım ve onu satın aldım. Bu kartpostal 1917 yılında Almanya’dan postalanmıştı. Yani yüz yıllık bir kartpostal vardı elimde. Üzerinde Fransızca ‘Konstantinapol’den selamlar’ yazıyor. Kartpostala bakınca zaten sizi bir hüzün kaplıyor. Taşı okuyunca da ayrı bir şok geçiriyorsunuz. Genç yaşta vefat eden bir kızın mezarı bu. Kapaktaki mezar taşının kitabesini okuyucu için hemen iç sayfada verdim.
Kitapta 400 üzerinde görsel mevcut. Bunlar hem mezar taşlarının fotoğrafları hem de onunla ilgili minyatürlerdir. Mesela Mücevveze Kavuk mezar taşını incelerken bunların fotoğrafını görüp aynı zamanda o döneme ait bir minyatürden Mücevveze Kavuk takmış bir paşanın resmini de görerek konu daha iyi pekişmektedir. Benim incelediğim, bildiğim kaynaklarda bu tarz bir uygulama yoktu.
Öncelikle mezar ve mezar taşlarını nasıl ele almalıyım, bunları nasıl sıralamam gerekiyor ki konu her yönüyle anlaşılsın diye konu başlıklarını planladım. Sonra mutlaka görmem gereken, kitapta olmasını istediğim taşları tespit ettim. Bu taşları çekmek tabi özel izinlerle oluyor. Mesela Barbaros Hayreddin Paşa’nın türbesine girmek için Deniz Kuvvetleri Komutanlığından izin aldım. Sonrasında beni Beşiktaş’taki Deniz Müzesi Müdürlüğüne yönlendirdiler. Oradaki yetkililerle randevulaşıp buluştuk. Bana özel olarak türbeyi açtılar, ben de çekimlerimi gerçekleştirdim. Minyatürler için de kütüphanelerdeki eserleri taradım.
KÜLTÜR VE DİNİ YAŞANTI HAKKINDA BİLGİLER VERİYOR
Söz kime ait hatırlamıyorum ama şöyle bir cümle okumuştum: “Kütüphaneler yok olsa mezar taşları, tarihi yeniden yazmamıza yeter” diye. Biraz abartılı olsa da gerçeklik payı var. Hem kültürümüz hem de dini yaşantı hakkında bize bilgiler veriyor bu taşlar. Tarikatlar bahsinde her tarikatın tacındaki dilime göre, simgeye göre, sarık sarmasına göre hem hangi tarikat olduğunu hem de tarikattaki yerini öğrenebiliyoruz.
KADIN TAŞLARI SÜSLEMELİ ERKEK TAŞLARI KAVUKLU
Kadın ve erkek taşları hemen fark ediliyor. Kadın taşları süslemeli, erkek taşları da kavuklu oluyor. Küçük boyutta gördüğümüz taşların çocuğa ait oldu zaten hemen anlaşılır. Konu çok geniş tabi ama biraz önce tarikatlardan bahis açtım, onun üzerinden örnek vereyim. Bir mezar taşında Mevlevî sikkesini (keçe külaha denir) kabartma şeklinde görürsek bu tarikatı seven bir kişi olduğunu anlıyoruz. Eğer taşın başında sikkenin kendisi varsa bir derviş, sikkede taylasan (sarık) varsa şeyh olduğunu anlayabiliriz.
- Osmanlı mezar taşlarının kültürümüz açısından önemi nedir?
- Büyük devletler her alanda kendi formunu, düzenini yakalamış devletlerdir. Osmanlı mezar taşları bir medeniyeti ortaya koyuyor. Mezardaki mermer işçiliğinden hat sanatına, yazılardaki edebi anlatımdan mezarda yatan kişinin hayatına kadar bizlere çok fazla bilgiler sunmaktadır.
Böyle bir medeniyet sunan mezar taşlarının bu halde olmaması gerekiyor. Göz önünde olan yerlerdeki mezarlıklarımız çok güzel, çok bakımlı. Hatta bahsettiğim gibi izinsiz giremiyorsunuz. Ama gözden uzak noktalardaki mezarlıklar ne yazık ki perişan halde. Eyüp Sultan’da kırık bir börklü yeniçeri mezar taşı vardı. Şu an o taş ne yazık ki yok. Nerede olduğuyla ilgili de bir bilgiye rastlamadım. Taşların yurt dışında satılacağıyla ilgili haberler çıktığında bakanlığımız hemen harekete geçiyor, bu eserlerimize sonuna kadar sahip çıkıyorlar. Bu hassasiyet ülkemizde her kurum tarafından titizlikle en üst seviyede tutulmalı.