|

“Merhaba beni bağrında büyüten tatlı semt”

Hıfzı Topuz, 94 yaşına geldiği şu günlerde “Bir Zamanlar Nişantaşı” kitabı ile sesleniyor okurlarına. Kitapta Topuz’un hayatının yanı sıra Cumhuriyetten sonra Nişantaşı ekseninde ülkede meydana gelen sosyal, kültürel, mimari ve iktisadi değişiklikler etkileyici bir anlatımla yer alıyor.

Yeni Şafak
12:18 - 11/10/2017 Çarşamba
Güncelleme: 12:33 - 11/10/2017 Çarşamba
Yeni Şafak
Hıfzı Topuz
Hıfzı Topuz
ÖZGÜR ARAS TÜFEK

Çocukluğumdan beri çok sevdiğim bir şeydir; yaşı kemâle ermiş, görmüş geçirmiş büyüklerimi uzun uzun dinlemek. Geçmişte yaşadıklarını, eski heyecanlarını, eşlerini, dostlarını bir iç çekişle anışlarını dinlemek bana huzur verir. Onları hiç sıkılmadan saatlerce dinleyebilirim… Bazen dalıp giderler ayrıntıları hatırlamaya çalışırlar, küçücük ayrıntıları… Dinleyici yahut okuyucu bu ayrıntılarda boğulabilir oysa anlatanın özlediği, anlatmak istediği tam da o ayrıntılardır. Okula başladığı gün kapıdan uğurlarken annesinin başındaki yemeninin rengi, ilk aferin aldığında kırmızı kurdelenin sağ mı yoksa sol göğsüne mi takıldığı, eski evlerinin avlusundaki ağacın ne ağacı olduğu, yapraklarını nasıl döktüğü, rüzgârda nasıl havalandığı, kuşların cıvıltıları… Hepsini hafızasının tozlanmış raflarından bulup çıkarmak ister. Anlattığı her ayrıntı bir üfleyiştir tozları kaldırmaya… O, kendi kendine bu tozları üflerken sizin varlığınızı bile unutur bazen. Bir sayıklama gibidir artık hatırlayış… Eski evler, sokaklar, çoğu toprakla kucak kucağa dostlar hepsi mazi olmuştur artık. Geriye sadece hatırlayış kalmıştır.

Hıfzı Topuz’un “Bir Zamanlar Nişantaşı’nda” kitabı da böyle bir hatırlayışın kitabıdır. Cumhuriyet’le yaşıt olan yazar Nişantaşı’nda dededen kalma Hasan Hilmi Paşa Konağı’nda doğar. Nişantaşı’nda büyür ve 94 yaşına geldiği şu günlerde “Bir Zamanlar Nişantaşı’ında” kitabı ile “Merhaba beni bağrında büyüten tatlı semt!” diyerek seslenir.

SEÇKİNLER SEMTİ NİŞANTAŞI

Kitapla ilgili dikkatlerimizi iki ayrı yol üzerinden sürdürebiliriz. Birincisi Hıfzı Topuz’un şahsıyla ilgili olanlar diğeri ise Cumhuriyetten sonra Nişantaşı ekseninde ülkede meydana gelen sosyal, kültürel, mimari ve iktisadi değişikliklerdir.

Hıfzı Topuz ailesinin kökenlerini anlatarak başlıyor kitaba sonrasında ailesini tanıtıyor. Kitapta anlatılanlara şöylece bakacak olursak şunları söyleyebiliriz: Yazarın doğduğu oldukça büyük bir konak olan Hasan Hilmi Paşa Konağı, her daim gergin, çocuklarıyla mesafeli ve iflasın eşiğinde bir baba, ailenin yaşadığı çalkantılardan fazlasıyla etkilenen hassas bir anne, aileye -bilhassa da ailenin küçük oğlu Hıfzı Topuz’a- kol kanat geren ve Nişantaşı’ndaki konağın sahibesi saraylı Meyyâle Hanım’ın kızı anneanne Rebie Hanım, ağabeyler ve aileye hizmet eden çalışanlar… Konaktaki kalabalık büyük aile… Şişli Terakki Çocuk Yuvası, zorluklarla okunan Galatasaray Lisesi, Topuz’un babasının Ankara’daki fabrikasının iflası, ailenin geçirdiği sıkıntılı yıllar, 1940’ta tanıştığı Nezihe İnkaya ile yedi yıl sonra evlenişi, Akşam gazetesinde gazeteciliğe başlaması, 50’li yıllara değin konaklar, sokaklar, pastaneler, ünlü sakinler, sosyal ilişkiler, sanatçı buluşmaları, geziler, toplantılar… Ve sonra Hacı Emin Efendi Sokağı’nın konaklarının zamanla yıkılışı ve konakların yerini apartmanların alışı, Böylece geçmiş zamanın şehzade, prens ve prenses konaklarının yok oluşu…

Yazar Nişantaşı’nı anlatmaya semtin farklı bölgelerinde bulunan nişan taşlarını anlatarak başlıyor: “Bu taşlar III. Selim ve II. Mahmut döneminde nişan talimleri için o yerlere dikilen taşlardır. En eskisi Teşvikiye Camisi’nin avlusunda bulunur. Üzerindeki tarih 1790’dır. Yani III. Selim dönemi… İkincisi yine aynı caminin avlusundadır. Üzerindeki tarih 1811’dir. II. Mahmut dönemi… Üçüncü taş, top ağacında, Nişantaşı- Ihlamur yolunun ortasında, 54 numaralı Çınar Apartmanı’nın önündedir. O taş da 1811 yılında dikilmiştir. Taşların dikildiği dönemlerde, ne Nişantaşı vardır, ne de Teşvikiye…”

Nişantaşı’nın semt olarak var oluşunu ise şöyle anlatır: “Abdülmecid’in ölümünün hemen akabinde, henüz 1870’lerdeyken, Nişantaşı imara açılmıştır. O dönemde bütün varlıklı insanlar; sadrazamlar, seraskerler, kaptan-ı deryalar, vezirler orada konaklar yaptırmışlar”

Ona göre bir seçkinler semti olmak Nişantaşı’nın kaderidir. 1912’deki Balkan Savaşı’ndan sonra Selanik’ten göç eden seçkin ailelerle o dönemde de burjuvanın semti olmuştur Nişantaşı. Cumhuriyetin ilk yıllarında da varlıklı ailelerin meskeni olmuş ve burada yaşayan aileler yazara göre yaşam biçimleriyle ülkeye batılı bir renk katmışlardır. II. Dünya Savaşı yıllarında da karaborsacıların ve Anadolu zenginlerinin işgaline uğramaktan kurtulmayı başarmıştır. Bu direniş 1970’li yıllara kadar sürmüş sonrasında semtin sokakları konfeksiyoncular, kumaşçılar, reklam firmaları, zayıflama klinikleri ile dolmaya başlamıştır. Yazar Nişantaşı’nın bugün bile kısmen bu ayrıcalıklı yapısını koruduğunu söyleyerek teselli bulur.

NİŞANTAŞI’NIN ÜNLÜ SAKİNLERİ

Topuz’un kitabında adı geçen bazı konaklar şunlar; Ayşe Sultan Konağı, Tunuslu Hayrettin Paşa Konağı, Kıbrıslı Kamil Paşa Konağı, Halil Rıfat Paşa Konağı, Damat Ferit Paşa Konağı… Peki bu konaklarda ve sonrasında konakların yerine yapılan apartmanlarda kimler oturuyor?

Nâzım Hikmet, Mim Kemal Öke, Samet Ağaoğlu, Yunus Nadi ve Nadir Nadi, Aziz Nesin, Münir Nurettin Selçuk, Abdülhak Hamit, Sabahattin Eyüboğlu, Şahap ve Semih Balcıoğlu kitapta bahsi geçen bazı isimler. Kitabın 96. sayfasına gelince bizi bir sürpriz bekliyor: fotoğraflar… Kitabın bu bölümüne kadar adı geçen, hakkında bir hayli malumat edindiğimiz sokakların, konakların bilhassa da yazarın doğduğu Hasan Hilmi Paşa Konağı’nın, annesi Melehat, anneannesi Rebie hanımın, eşi Nezihe İnkaya’nın, Dr. Aytekin Tekin’in, Yaşar Kemal’in, Melih Cevdet Anday, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Betûl Mardin gibi kitapta adı geçen şair, yazar, gazeteci dostlarının da o dönemde çekilmiş siyah beyaz fotoğraflarına rastlamak hârika bir sürpriz doğrusu. Bu fotoğraflar okuyucunun kitaba, anlatılanlara daha da yakınlaşmasını sağlıyor. Kitapta hakkında onca şey anlatılan sayısız kişi arasından Topuz’un üzerinde belki de en çok tesire sahip olan kişi bence Rebie Hanımdır… Düşünsenize küçücük bir çocuksunuz babanız gelince öfkesinden saklanacak delik arıyorsunuz, anneniz mütemadiyen mutsuzluktan buhranlar geçiriyor, yokluk ve iflas cabası… Tam da burada anneannenizin konağına geri taşınıyorsunuz, sizi bağrına basan Nişantaşı, Hasan Hilmi Paşa Konağı ve anneanneniz… Belki de o yüzden Hıfzı Topuz bir yazar ve gazeteci olmayı seçerek anneannesi Rebie Hanım’ın “Senin bir yazar ya da gazeteci olmanı ne çok isterim.” dileğini yerine getirmiştir. Diyebiliriz ki Topuz’un Cumhuriyetle yaştaş bir asra yaklaşan ömründe yaşadığı onca şeyden, gördüğü onca yerden ve tanıdığı onca insan arasından en çok özlediği ve sığınmak istediği yer Saraylı Meyyale Hanım’ın kızı, bir Osmanlı kadını olan anneanne Rebie Hanım’ın kucağıdır. Rebie Hanım Hıfzı Topuz’un hayatına yön veren bir nişan taşıdır.

  • Kitabın Özeti:
  • Bir Zamanlar Nişantaşı
  • Hıfzı Topuz
  • Remzi Kitabevi
  • 176 sayfa
#Hıfzı Topuz
#Remzi Kitabevi
#Nişantaşı
7 yıl önce