|

Kudüs hepimizin davası

Kudüs'ün İsrail'in başkenti olması yönünde alınan karara tepkiler çığ gibi büyüyor. Ailesiyle birlikte vakıf kuran, Beytü’l Makdis konusunda akademik çalışmalar yapan Prof. Dr. Abdulfettah El-Awaisi, meselenin ilim yoluyla çözülebileceğini söylüyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 10/12/2017 Pazar
Güncelleme: 12:30 - 10/12/2017 Pazar
Yeni Şafak
Trump'ın seçim vaadi olarak verdiği bu kararı ABD, 1995 yılında kabul etmiş fakat hiçbir başkan bu yasayı uygulamaya yanaşmamıştı.
Trump'ın seçim vaadi olarak verdiği bu kararı ABD, 1995 yılında kabul etmiş fakat hiçbir başkan bu yasayı uygulamaya yanaşmamıştı.

Geçtiğimiz haftanın en çok konuşulan konularından biri ABD Başkanı Donald Trump'ın Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak ilan etmesi oldu. Trump'ın seçim vaadi olarak verdiği bu kararı ABD, 1995 yılında kabul etmiş fakat hiçbir başkan bu yasayı uygulamaya yanaşmamıştı. Ortadoğu'da tüm dengeleri alt üst edecek bu karara en büyük tepki yine Türkiye'den geldi. Özellikle sosyal medya üzerinden karara tepki gösteren halk, protesto gösterilerini sokaklara taşırdı. Ömrünü Beytülmakdis çalışmalarına adayan Filistinli Prof. Dr. Abdulfettah El-Awaisi de davasına Türkiye'de ailesiyle birlikte yürüttüğü ilmi çalışmalarıyla sahip çıkıyor. Mardin Artuklu Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olan oğlu Yrd.Doç.Dr. Khalid El-Awaisi ile 2015 yılında Beytü’l Maktis Çalışmaları Vakfı’nı kuran El Awaisi’nin eşi de bu konuda kitaplar yazarak yeni projeler üretiyor. Çocukları, damadı ve torunlarıyla birlikte dünyanın farklı ülkelerinde sempozyumlar düzenleyen El Awaisi ailesi, Kudüs meselesinin ilmi çalışmalarla çözüleceğine inanıyor. En büyük hayali Mescid-i Aksa'da zeytin ağaçlarının gölgesinde ailece namaz kılmak olan İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Siyasî Bilimler ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdulfettah El-Awaisi ile konuştuk.


* Filistin'den sürgün edildikten sonra İngiltere'de yaşamaya başladınız. Akademik çalışmalarınızı orada tamamladınız. Şimdi oğlunuzla birlikte Türkiye'de bu çalışmalarınıza devam ediyorsunuz. Oğlunuza ve ailenize Kudüs bilincini nasıl aşıladınız?

Ailenin toplumda önemli bir yeri olduğunu bildiğim için aşkımı ilk olarak aileme aktardım ve davamı da ailemde başlattım. Bu sevgimi oğlumun kalbine de yerleştirmiş oldum. Oğlum, yüksek lisans ve doktora çalışmalarını Beytü'l Makdis üzerine yaptı ve bu alanda uzmanlaştı. Şimdi Mardin Artuklu Üniversitesi İslam Tarihi bölümünde öğretim üyesi oldu ve dünyada tanınır hale geldi. Ailemden sonra öğrencilerime ulaştım ve şimdi dünyanın dört bir yanında öğrencilerim var. Davamı ailemle yaptığım çalışmalar ışığında tüm ümmete yaymak istiyorum.

TÜM AİLE ÇALIŞIYORUZ
* Ailenizle ne tür çalışmalar yapıyorsunuz?

Çalışmalarımızın özeti ilim ve marifet... Çalışmalarımız siyasilere, askeri isimlere, insani yardımla uğraşanlara, gazetecilere kısacası bu mekanla ilgili bilgi sahibi olmak isteyen herkese bilgi ulaştırmayı hedefliyor. 9 evladım var. Sadece oğlum Khalid değil eşim, kızlarım ve damadım da Beytü'l Makdis üzerine akademik çalışmalar yürütüyor. Bir kızım Britanya'da çalışıyor. Biri Katar Üniversitesi Eczacılık Fakültesi'nde dekan yardımcılığı yapıyor. Onu da yine Beytü'l Makdis üzerine çalışan biriyle evlendirdik. (Gülüyor)

* Bu çalışmalara sizi en çok kim teşvik ediyor? Ailenizde en büyük destekçiniz kim?

Hiç şüphesiz eşim... Bana 9 evlat verdi. Her koşulda destek oldu ama o da akademiden uzak durmadı. Bir yandan yüksek lisans tezini yazdı. Beytü'l Makdis üzerine şimdi onun da yeni projeleri var ve doktorasına başlayacak.


BİRBİRİMİZLE YARIŞIYORUZ
* Aile içinde ettiğiniz sohbetlerde hep Kudüs'ten bahsediyorsunuz değil mi?

Elbette... Ailece bir araya geldiğimiz zaman sürekli Beytü'l Makdis'ten konuşuruz. Kah ağlar kah dertleniriz. Çalışmalarımızı gözden geçiririz. Adeta birbirimizle yarışırız. Planlarımızı çıkarırız. Bu işi aile olarak ele almanın oldukça faydasını gördüm. Ayrıca sadece biz büyükler değil torunlarım da bu konuda oldukça duyarlı.

* Torunlarınız sizlere destek oluyor o halde...

Evet... 12 torunum var. En büyüğü 15 yaşında. Onlar da kendi aralarında Mescid-i Aksa hakkında oturup konuşur oldular. Bir torunumun adı Fidal Aksa, diğeri Nida Aksa, bir diğeri ise Abdulfettah Mescid-ül Aksa... Eğer bir cümleyle özetlemem gerekiyorsa şunu söylemem mümkündür: Beytü'l Makdis benim hayatımın tamamıdır. İnşallah tüm bu çalışmalarım Mescid-i Aksa'ya özgür bir şekilde girmemle sonuçlanır. İşte o zaman ben görevimi yerine getirmiş olacağım. Otuz senedir bu hedefimi hep çantamda taşıyorum.

  • ÜMMETİN DEPREME İHTİYACI VAR
  • * Donald Trump'ın Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıması kararını nasıl değerlendiriyorsunuz? Filistin'i nasıl günler bekliyor?
  • Kudüs, Filistinlilerin toprağı değil, Arapların da toprakları değil. İsra ve miraçtan sonra bu kutsal topraklar bütün Müslümanların toprakları oldu. Theodor Herzl, Abdulhamid'e gelip bu toprakları kendisine vermesini istediğinde "Bu topraklar benim mülkiyetimde değil, bu topraklar Müslümanlara ait" demişti. Geleceğimiz şudur ki oradaki işgaller gün geçtikçe daha da artacak. Belki de bütün bunlar ümmetin yeniden doğmasına vesile olacak. Çünkü ümmetin büyük bir depreme ihtiyacı var. Belki de bu deprem bu topraklarda gerçekleşecek.
* İsrail işgalleri arttırmanın yanı sıra başka ne tür hamleler yapar?

Mescid-i Aksa'ya giriş çıkışlar hala İsrail askerlerinin onayına bakıyor. Yerleşimciler kutsal topraklarda yayıldıkça yayıldı. Filistin hükümeti İsrail ile sürekli anlaşmalar düzenledi. İsrail sömürgecilik faaliyetlerinde iyice derinleşti ve işgallerine hız verdi. İsrail, yapacaklarının tümünü bu zamana kadar yaptı zaten. Asıl sorunumuz onun karşısında durabilecek bir gücün olmaması.

ARAPLAR GÜZELLEME YAPIYOR
* Suudi Arabistan, Kudüs'ün İsrail'in başkenti olması kararına küçük bir tepki gösterdi. Bu tepkiyi samimi buluyor musunuz?

Suudi Arabistan'ın sözleri rüzgarın uçurduğu bir söz gibidir, hiçbir hükmü yoktur. Zaten Araplar her sözü güzelleştirerek söyler. Araplar 100 senedir güzelleme yapıyor ve birbirleriyle de savaşıyorlar. Şu anda zaten Suudi Arabistan'ın ve özellikle veliahdın yapmak istediği şey ileride kral olabilmesi için Amerika ve İsrail'e kendini ispat etmekten başka bir şey değildir. Şu anda da veliaht kral olmak için ABD ve İsrail'in rızasını kazanmaya çalışıyor. ABD ve İsrail'in söylediği her şeyi de yapmaya hazırlar.

 ABD, 1995 yılından beri Kudüs'ü İsrail'in başkenti yapmak istiyor. Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıyan yasa her 6 ayda bir yineleniyor fakat ABD başkanları büyükelçilik binasını Tel Aviv'de tutuyordu. Trump'ın bu kararı almasında böyle bir zamanı seçmesinin nedeni ne sizce?

Çünkü o günden bu yana şartlar tam olarak oluşmamıştı. Bu durum da ABD'nin ulusal güvenliğini tehdit edebilirdi. Şimdi ise şartlar tamamen değişti. Mısır ve Irak başarısız bir devlet oldu. Libya, Suriye ve Yemen artık bir devlet değil. ABD başkanının da bu kararı alması için çok uygun bir ortamdı. Ayrıca Trump'a ülkesindeki iç krizi bastırması için dış işlerinde bir kriz yaratması söylenmiş olabilir. Bu karara en çok ABD'deki siyonist lobileri mutlu oldu.

 Büyükelçilik binasının yaklaşık üç yıl içinde tamamlanması planlanıyor. Bu süre zarfında Trump'ın görev süresi de dolmuş olacak. Gelecek diğer başkanın bu kararı iptal etme yetkisi var mı?

Burada ayrıntılar işin içine giriyor ama işin özü bu kararın alınması. Böyle bir karar alındıktan sonra elçilik binasının 6 ay sonra ya da hemen taşınmasının pek bir anlamı yok. Her hâlükârda meclisin kararı yerine getirilmiş olacak.


100 SENEDİR PLAN YAPAMADIK
* Filistin halkı bu karar karşısında intifada ve açlık grevlerini arttırır mı?

100 senedir herhangi bir saldırıda Filistin halkı zaten gereken tepkileri gösterdi. 1917'den bu yana Filistin halkının yaptığı binlerce devrim, intifada ve isyanı sayabiliriz. 1935'teki İzzettin Kassam İsyanı, Ariel Şaron intifadası... Fakat Filistinliler sadece yapabildikleri kadarını yapıyorlar. Bu toprakları tek başlarına özgürlüğüne kavuşturamayacaklarını da biliyorlar. Onlar kıyamet gününe kadar nöbetteler.

* Peki ne yapmalı ümmet?

İlk işimiz bir plan çıkarmak olmalı. Arap ve Müslüman dünyası planlarını hep siyasi ve askeri olarak yaptı ama hep başarısız oldular. Hiçbir zaman bilgi alanına yönelmediler. İsrail yaptığı her şeyi ilim ve bilgi temeline dayandırarak yapıyor. Biz siyasi ve askeri alanda çalıştık ama bu alanların üzerine bina edilen ilim temelini boşladık. İşte biz de bunun için Beytü'l Makdis Çalışmaları Vakfı'nı kurduk. İslam dünyasının ayağa kalkması için bu tür bilinçlendirme hareketlerine önem veriyoruz. Dünyanın pek çok yerinde seminerler, konferanslar, paneller düzenliyoruz. Alimlerle bu meseleyi tartışıyoruz.


Müslümanlar uyanırsa dengeler değişir
* Uluslararası ilişkiler açısından Ortadoğu'da dengeler nasıl değişir?

Arap ülkeleri zaten ABD'nin isteklerini yapıyor. Uluslararası düzeyde baktığımız zaman her zaman İsrail'i desteklediklerini görüyoruz. İsrail, Türkiye'de neler olur bunu bekliyor. Eğer Müslümanlar uyanırsa dengeler bozulur. Türkiye'nin İslam alemini uyandırmak için elinden geleni yapıyor. Bu davaya bir tek Erdoğan sahip çıkıyor. 1969'da Mescid-i Aksa yangınından sonra kurulan İslam İşbirliği Teşkilatı da bir şey yapmıyor. Bu durum umudumu yitirmeme neden oluyor.


Beytü'l Maktis Kürsüsü kurulmalı
* Türk halkının Kudüs davasına karşı tutumunu nasıl buluyorsunuz?

Türkiye bu davayı hep omuzladı ama Beytü'l Makdis çalışmaları alanında hiçbir üniversitede kürsü yok.Ortadoğu'da da bu alanda çalışmalar yapılmıyor. Türkiye'de bu çalışmaları yapacağımız bir kürsünün açılmasını istiyorum. Müfredatımız da hazır. Bu konuyla ilgili Erdoğan’a bir de mektup yazdım. Türkiye'de 4 öğrenciyle başladığımız ilmi çalışmalarda şimdi 400 kişiyi bulduk. Bu da Türkiye'nin bu konuya susamış bir ülke olduğunu ortaya koyuyor.

#Kudüs
#Prof. Dr. Abdulfettah El-Awaisi
6 yıl önce