|

Köy hayatından manzaralar

Muhammed Kurtcephe, yeni kitabı Harmanda Gece ile okurlarını geçmişe doğru bir zaman yolculuğuna davet ediyor. İdeal Akademi yayınlarından çıkan Harmanda Gece'de köy yaşantısından manzaralar sunan 31 öykü yer alıyor.

Yeni Şafak
04:00 - 10/11/2018 Cumartesi
Güncelleme: 17:17 - 9/11/2018 Cuma
Yeni Şafak
Gündem
Gündem
ŞEHRİBAN GÖÇER

Yazmaya üniversite yıllarında Gençliğin Sesi dergisinde başlayan ve ilk kitabı Hac Günlüğü’nü 2010 yılında yayınlanan Muhammed Kurtcephe, yeni kitabı Harmanda Gece ile okurlarını geçmişe doğru bir zaman yolculuğuna davet ediyor. İdeal Akademi yayınlarından çıkan Harmanda Gece’de, Kurtcephe’nin zihin süzgecinden süzülen Bir Sürahi Buğday, Alamancı, Üzüm Arabası, Tandır Kokusu, Sarıkız, Pancar Motoru, Üzüm Sergisi, Nohut Tarlası, Göbelek, Öğretmenin Mezarı, Gem Sürmek, Minavara, Bulgur Kazanı, Kara Patos, Harmanda Gece, Gospuç, Firik, Bağ Budama, Yağlı Kömbe, Bağ Belleme, Siddi Bacı, Anadut, Atlas’ın Tepesi, Sınıkçı, Afyon Kaymağı, Düğürcük Çorbası, Çember, Tavuklu Pilav, At Arabası, Pekmez Salı ve Göç başlıklı 31 öykü yer alıyor.

Öyküden ziyade bir yazarın çocukluk anıları veya günlüğü gibi. Öyküler, yazarın ve çocukluğunu köyde geçirmiş insanların özlem duyduğu geçmiş hayatın içinden geliyor. Kim bilir okurken siz de muhtemelen ‘bu kitapta anlatılanlar benim yaşadıklarım’ diyebilirsiniz. Hızlı ve dijital hayatımıza bir mola vermek için ‘Harmanda Gece’ ideal bir reçete.


ZAMANIN İÇİNDEN AKAN NEHİR

Her yazar dünyaya farklı bir pencereden bakar. Olaylara bakış açısı onu diğer insanlardan farklı kılar. Muhammed Kurtcephe bu öykü kitabı ile farklı bir bakış açısı getirmiyor ancak hepimizin geçmişe dönük bakışını bir yerde toplamayı başarıyor. Öykü kitapları içimizdeki denize akan ve ruhumuzu sarsan billur bir ırmak gibi. Okuduğumuz her satırda denizimizi dolduran Harmanda Gece de zamanın içinden akan bir nehre benziyor. Bu nehrin her durağında özlediğimiz köy hayatından manzaralar buluyoruz. Altın sarısı buğdayların hasat zamanı Çukurova’dan Kahramanmaraş’a gelen biçerdöverler, Kabarcık, kirkit, horoz yüreği, katırtırnağı, bandırma, ak üzüm, kara üzümün yüklendiği üzüm arabaları, taş değirmende öğütülen unla yapılan ve piştiğinde avluyu kokusuyla saran tandır ekmekleri, köy yaşantısının olmazsa olmaz büyük ve küçükbaş hayvanları, toprağın rengini iyice kızartan yaz sıcağında toplanan ve şeker fabrikasının yolunu tutan tonlarca şeker pancarları, Nisan yağmurları hasretle yolunu gözleyen toprağına kavuştuğunda baharın gelişini haber verircesine yerden fışkıran, baharın kokusunu gökyüzüne salıveren mantarlar ve daha niceleri...

Harmanda Gece’nin nasıl olduğunu merak edenlere Kurtcephe’nin öyküsünden küçük bir alıntı: “Köyde yıldızları görmek, hareketlerini izlemek için hiçbir engelimiz yok, tek yapmamız gereken toprağa ya da çimlere uzanıp seyretmek... Yığın yığın buğday çuvallarının dulda tarafına yün döşeği serdik. Ay, kendini yavaş yavaş gösterip belirginleşmeye başlamış. Yıldızlar gökyüzünde bir bir yerlerini alıyorlar. Ve film başlıyor. Gökyüzünün muhteşemliği adeta gözümü kamaştırıyor. Ne de olsa bu kadar açıktan bu kadar sessiz ilk kez görüyorum. Sessiz dedimse insan sesi yok.”

#Muhammed Kurtcephe
5 yıl önce