|

Körfez’in yeni hinterlandı Afrika boynuzu

Afrika Boynuzu, Avrupa ile Uzakdoğu’yu bağlayan deniz yoluna hakimiyeti nedeniyle siyasi ve ekonomik açıdan büyük önemi haizdir. Bu nedenle küresel ve bölgesel güçler Afrika Boynuzu’ndaki liman, askeri ve havalimanlarının işletmesini almak için rekabete girmiş durumda. Körfez ülkelerinin Afrika Boynuzu ile ekonomik, siyasi, sosyo-kültürel ilişkilerinin tarihsel arka planı bir avantaj olarak gözüküyor.

Haber Merkezi
04:00 - 11/09/2018 Salı
Güncelleme: 04:36 - 11/09/2018 Salı
Yeni Şafak
Gündem
Gündem
Osman Kağan Yücel – Afrika koordinasyon ve eğitim merkezi uzmanı

Arap Körfezi ve Afrika Boynuzu siyasi ve ekonomik ilişkiler bakımından çok uzun tarihi geçmişe sahip bölgelerdir. Ticari ve kültürel geçişkenliğin zengin olduğu iki bölge arasında zaman zaman kesintiye uğrayan ilişkiler son dönemde yeniden canlanma eğilimine girdi. Körfez ülkelerinin yeraltı kaynaklarından elde ettiği ekonomik gücün sürdürülebilirliğinin uzun vadede mümkün olmayışı Körfez’in Afrika Boynuzu’na artan ilgisi ile paralel seyretmektedir. 2000 yılında Körfez’den Afrika Boynuzu’na başlayan yatırım zinciri günümüze kadar katlanarak artmaktadır. Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Katar ve kısıtlı da olsa Kuveyt, Afrika Boynuzu’nda yatırımları öne çılan ülkelerdir. Fakat gerek bölgesel gerekse küresel bağlamda yaşanan gelişmeler Körfez’in Afrika Boynuzu’ndaki yatırım politikasının ötesine geçmesine neden oldu. Bu gelişmelerden biri 2008 yılında yaşanan küresel gıda krizidir. BAE ve Suudi Arabistan bu krizin etkisiyle yatırımlarının büyük bölümünde arazi kiralama-satın alma gibi opsiyonları değerlendirerek tarım, sulama ve tarım üretimine yönelik eğitimlere odaklandı. Körfez’in Afrika Boynuzu’na ilgisini şekillendiren bir başka vaka Körfez ve İran gerilimidir.

BAE’NİN STRATEJİK İLGİSİ

Körfez ile İran arasındaki gerilen ilişkiler ile birlikte Hürmüz Boğazı’nın İran tarafından domine edilmesinin verdiği endişe ile BAE’nin Afrika Boynuzu’nda liman yatırımlarını gündeme getirdi. Somali, Eritre, Cibuti ve Somaliland’da bazı limanlar kiralandı veya liman inşa etmek için anlaşmalar yapıldı. Suudi Arabistan liderliğindeki Körfez ülkelerinin Yemen’e askeri müdahalede bulunması Körfez için Afrika Boynuzu’nun önemini artıran bir başka sebep oldu. Özellikle BAE’nin Afrika Boynuzu ülkelerinde Yemen’i çevrelemek amacıyla askeri üs ve askeri eğitim programları ilr öne çıkması yine bu dönemin ürünüdür. Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin başını çektiği koalisyonun Katar’a karşı yaptırımlara başlaması ise Körfez’deki ‘Soğuk Savaş’ı Afrika Boynuzu’na taşıyarak bölgede hakimiyet mücadelesini tetikledi. Tüm bu yaşanan gelişmeler ve neticesinde Körfez’in Afrika Boynuzu politikasını şekillendiren unsurlar Afrika Boynuzu’nun Körfez için yeni hinterland mı sorusu üzerine düşündürse de Körfez ülkelerinin Afrika Boynuzu’na hegemonik yaklaşımı Doğu Afrika’nın istikrarı bakımından endişe duyulmasına neden oluyor.

EKONOMİ-POLİTİK GEREKÇELER

Körfez ülkelerinin Afrika kıtasındaki ekonomik faaliyetleri Doğrudan Yabancı Yatırım(FDI) veya Resmi Kalkınma Yardımı(ODA) çerçevesinde yapılmaktadır. Resmi devlet kurumları, bankalar ve kalkınma ajanslarının yanı sıra özellikle özel sektörün dahil olduğu bir sürecin işlediği söylenebilir. Bir başka önemli nokta Körfez ülkelerinin idari ve ekonomik yapısı şeffaf olmadığından dolayı Afrika Boynuzu’ndaki yatırım ve yardımlar kral ve emirlerin şahsi servetlerinden de dolaylı olarak yapılmaktadır. Son 17 yıllık süreçte Körfez ülkelerinden Afrika Boynuzu’na 13 milyar dolarlık yatırım söz konusu. Körfez ülkelerinin bu yatırımları bölgede hegemonya kurma yolunda araçsallaştırması, Afrika Boynuzu ülkelerinin dış politika tercihlerini etkileme kadar iç siyasete de dahil olma isteği bir art niyet örneği olarak karşımıza çıkıyor.

Körfez’in Afrika Boynuzu’na yaptığı yatırımların büyük bölümü bölgenin yükselen ekonomisi Etiyopya’ya yapılmaktadır. Her ne kadar Afrika Boynuzu’ndaki Körfez yatırımları hakkında şeffaf bir bilgi sahibi olmasak da, Etiyopya bu duruma istisna oluşturacak bir ülkedir. Körfez ülkelerinin devlet ve özel sektör yatırımları Etiyopya’da 300 bin kişiye istihdam sağlamış durumda. Suudi Arabistan devlet ve özel sektörün 252 yatırımının toplamı 4.9 milyar doları buluyor. Sudan ise Suudi yatırımlarının bölgede odağı haline gelen bir başka ülke. Etiyopya’daki yatırımlar tarım ve üretim Sudan’da ise tamamen tarım üzerine yoğunlaşmış durumda. Suudi Arabistan’ın Etiyopya’daki yatırımlarında Etiyopya doğumlu Suudi işadamı Şeyh Muhammed Amudi ismi öne çıkmaktadır. Amudi’nin sahip olduğu MIRDOC firması Etiyopya’nın değişik bölgelerinde tarım, üretim, madencilik ve emlak sektöründe faaliyet gösteriyor. Birleşik Arap Emirlikleri de Etiyopya’ya son dönemde yatırım dozajını artıran ülkeler arasında. Yatırım değeri 5.1 milyar dolarlık 133 yatırım ile Etiyopya pazarına hızlı bir giriş yaptı. Kuveyt ve Katar’ın Etiyopya yatırımları Suudi Arabistan ve BAE’ye göre kısıtlı kalıyor. İki ülkenin toplam yatırımları 3 milyar doları bulmuş durumda.

Körfez ülkelerinin Afrika Boynuzu’ndaki faaliyetleri dış politika ve ticari önceliklere göre değişkenlik gösterebiliyor. Suudi Arabistan ve BAE’nin Sudan’daki yatırımları ve ekonomik faaliyetlerinde İran’ı izole etme çabası öne çıkarken, Katar ve Kuveyt için daha çok ticari ve bölgesel istikrar çabası ön planda. Körfez’in Sudan’daki yatırımları Etiyopya’ya göre kısıtlı kalsa da, özellikle Suudi Arabistan ve BAE, Sudan’da arazi kiralama ve satın alma opsiyonunu kullanarak büyük çaplı tarım projelerini destekliyor. Körfez’in Afrika Boynuzu’nda tarım projelerine büyük miktarda yatırım yapmasının arka planında 2008 yılındaki küresel gıda krizinin büyük payı var. Bu bakımdan Körfez ülkelerinden Resmi Kalkınma Yardımları vasıtasıyla Sudan’daki tarım projelerine Körfez’de 4,61 milyon dolar kaynak sağlandı.

KÖRFEZ’İN GÜVENLİK YAKLAŞIMI

Afrika Boynuzu, Avrupa ile Uzakdoğu’yu bağlayan deniz yoluna hakimiyeti nedeniyle siyasi ve ekonomik açıdan büyük önemi haizdir. Bu nedenle küresel ve bölgesel güçler Afrika Boynuzu’ndaki liman, askeri ve havalimanlarının işletmesini almak için rekabete girmiş durumda. Körfez ülkelerinin Afrika Boynuzu ile ekonomik, siyasi, sosyo-kültürel ilişkilerinin tarihsel arka planı bir avantaj olarak gözüküyor. Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri de son yıllarda Afrika Boynuzu’ndaki etki alanını her geçen gün artırmaya çalışıyor. Bölgedeki proaktif Körfez yatırımları - yardım programlarının jeopolitik hedefi ve yeni hinterland oluşturma isteği İran ile gerilen ilişkiler ve Yemen Savaşı’nın başlamasından bu yana daha da beliginleşmiş bir hale büründü. Yeni hinterland için Afrika Boynuzu din, dil ve kültürel nedenlerle Körfez için çok elverişli bir bölge gözükmektedir. İran faktörü ve Yemen’deki savaşın oluşturduğu durum Körfez ülkelerinin Hürmüz Boğazı, Aden Körfezi ve doloyısıyla Hind Okyanusu’ndaki ticari rotaları için tehdit olarak algılanıyor. Bu sebepten ötürü Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri son yıllarda Afrika Boynuzu’ndaki ekonomik faaliyetlerine güvenlik yaklaşımını da eklemiştir.

Afrika Boynuzu’nda güvenlik bağlamında en aktif rolü Birleşik Arap Emirlikleri üstleniyor. Somali, Somaliland, Eritre, Cibuti BAE’nin halihazırdaki ekonomik faaliyetleri, gıda ve tarım öncelikli yatırımlarının yanı sıra son dönemde askeri üs, askeri eğitim ve liman konusunda odaklandığı ülkelerdir. Somaliand’daki Berbera, Eritre’deki Assab, Somali’deki Bosaso mevcut ve yapımı planlanan askeri üs ve liman projelerinin bulunduğu bölgelerdir. BAE’nin Somali’deki faaliyetlerine bir parantez açmak gerekiyor. Somali’de BAE’ye ait bir uçakta yüklü miktarda para bulunması Somali ve BAE ilişklerindeki tansiyonu tırmandırmış, bu ülkedeki askeri eğitim, askeri üs ve limancılık faaliyetleri askıya alınmıştır. Somali’de yaşanan kriz BAE’nin Somaliland ve Eritre’ye yoğunlaşmasına neden olmuştur.

Körfez ülkeleri Afrika Boynuzu’ndaki yatırım ve ekonomik faaliyetlerinde yalnız olmadığı gibi limancılık ve askeri üs gibi konularda da yalnız değildir. Afrika’da önemli bir aktör haline gelen Çin ve Türkiye gibi ülkeler Afrika Boynuzu’ndaki Körfez etkisinin sınırlı kalmasının nedenlerinden biridir. Körfez’in bölgede başat konuma gelememesinin bir diğer nedeni de izlenen ikircikli siyasettir. Körfez koalisyonunun Katar ile yaşadığı krizin Afrika Boynuzu’na sirayet etmesi, yatırım yapılan ülkelerden Katar’a tavır alınması isteğinin ters tepmesi ise Körfez için Afrika Boynuzu’nda hayal kırıklığı yaratmıştır. Her ne kadar İsrail ve Körfez arasındaki ilişkilerden su sızmasa da bölgede bir İsrail gerçeği vardır. Eritre açıklarındaki Dahlak Adası ve yine Eritre’de St. Ambra Savara üssü halihazırda İsrail’in kullandığı söylenen askeri tesislerdir.

Bölgede bu kadar aktörün olması ve Körfez’in bu aktörler ile rekabette yaşadığı sorunlar Afrika Boynuzu’nda tarihi geçmişi uzun yıllara dayanan Körfez’in stabil ve homojen bir yapıda kalmasını zorluyor. Bir de buna Somali örneğinden olduğu gibi perde arkasından iş çevirmek eklenince Afrika Boynuzu ülkelerinin Suudi Arabistan ve Körfez’e yaklaşımı ihtiyatlı hale getiriyor. Önümüzdeki dönemde Afrika Boynuzu’nda Somaliland’da yaşanacak gelişmeler bölgedeki dengeleri altüst edecek şekilde yaşanabilir.

#Afrika
#Coğrafya
6 yıl önce