Kadıköy Yeldeğirmeni’nde Uzun Hafız Sokak’ta küçük bir dükkânın önündeyim. Eğer bir kitap-kafeye geldiğimi bilmesem, “burada ne güzel kitap okunur” derdim. Bordo tentesi altında ufak masalarla beni karşılıyor Tefrika Tükkan. İstanbul’un sıcak yaz akşamlarında, Rıhtım’dan gelen rüzgarla serinleyen bu sokak, bir grup arkadaşın çabasıyla kurulmuş Tefrika Tükkan’a ev sahipliği yapıyor.
Tefrika Tükkan hem yayınevi, hem de kitap-kafe. İlginç de bir hikayeleri var. Abdullah Fatih Aktaş, Önder Yetişen ve Sebahat Eren yıllar önce bir kitapçı zincirinde çalışırken tanışmışlar. Üçü de uzun süre burada kitaplarla haşır-neşir olmuş. Bir yandan da sektörün nasıl işlediğini yakından görmüşler. Arkadaşlıkları sağlamlaşırken, komik bir biçimde aslında akraba olduklarını da öğrenmiş Fatih Aktaş ve Önder Yetişen. Ancak bir süre sonra bir sektörün zincir kısmında bulunmak istemediklerini anlamışlar. İşten ayrılınca da akıllarında tek şey varmış: Tefrika. “Yapılan şeyi ya çok severek içinde oluyorsunuz veya beğenmeyerek, alternatif üretmeye çalışarak” diyor Yetişen. Kitapçılık sektörüne alternatif bir bakış koyabilmek için yayıncılığa başlamışlar.
Kısa bir süre önceye kadar Kadıköy’de bir ofiste macerasına devam eden ekip, depo alanlarıyla ilgili sorun yaşayınca arayışa başlamışlar. Yeldeğirmeni’ndeki dükkanı bulunca da, yıllardır hayalini kurdukları ‘kitap-kafe’ fikri ortaya çıkmış. Kitap kafelerin okuyucuya ulaşmak için iyi bir araç olduğunu söyleyen ekip, meraklılarını artık yeni dükkanlarına bekliyor.
Tefrika ekibi uzun süre kitapçılık yaptığı için sektörün nasıl işlediğini iyi biliyor. Tabi okurun talebini de. Ama kimi kafası karışık okurların onları zorladığı da olmuş. Yıllarca, Ümit Yaşar’ın Oğuzcan kitabını, Sabahattin Ali’nin son romanını, mavi kapaklı ama adı bilinmeyen bir eseri arayan okurlarla da karşılaşmışlar.
TefrikaTükkan’dan içeri girdiğimizde iki şey dikkatimizi çekiyor. Birincisi kitaplar, ikincisi de kahve ekipmanı ve taze çay kokusu. Dükkan bir kütüphaneyle ikiye bölünmüş. Arka taraf yayınevinin çalışma ofisi. Ön taraf ise sadece bu küçük dükkana uğramak isteyen müşterilere ayrılmış. Menüyü, kitapçılık sektöründe hepsinden daha eski olan Sebahat Hanım hazırlamış. Kitap okurken yanında içilecek içecekler, ve yine kitap okurken yanında yenilebilecek yiyecekler eklenmiş diyebiliriz. Farklı türde kahveler, çay, soğuk içecekler ve tabi hafif tatlılar.
Mekan, soluklanıp ferahlayabileceğiniz güzel bir kaçış imkanı sunuyor size. Gerçekten de hayatın yavaşladığı bu sokakta, birkaç saatlik mola hepimizi dinlendirebilir.
