|

İran'a çifte kuşatma ve Irak

İsrail ve Suudi Arabistan, İran'ın bölgede artan nüfuzuna karşı Ortadoğu’da yeni ittifak arayışlarına girerken, ABD Başkanı Donald Trump’ın Tahran yönetimine yönelik sertlik yanlısı politikasına da gönüllü destek veriyorlar. İsrail, Suriye savaşı ile sınırlarına uzanan İran gücünden rahatsızken, Riyad yönetimi ise Bağdat üzerindeki Tahran etkisini kırmanın arayışında. Uzmanlar, İran’ın Ortadoğu’da elde ettiği nüfuzu kontrol altına almak ve İran’ı saf dışı bırakabilmek için ABD’nin Suudi Arabistan ve Irak’ın arasını bulmaya çalıştığı, Trump’ın İran stratejisinin ardında ise İsrail etkisinin bulunduğu konusunda hemfikir.

Yeni Şafak ve
04:01 - 28/10/2017 Cumartesi
Güncelleme: 06:57 - 28/10/2017 Cumartesi
Yeni Şafak
Gündem
Gündem
PROF. DR. NURŞİN ATEŞOĞLU GÜNEY - BAHÇEŞEHİR ÜNİVERSİTESİ
İran'a karşı birleştiler

Ilımlı İslam meselesi bir muamma. 80’lerde ABD ‘nin ortaya attığı bir proje. Şuanda bunu Suudi Arabistan’ın çeşitli reformlar yapıyorum diyerek üstlenmesi söz konusu. ABD’nin oluşturmak istediği bir eksen var, Suudi Arabistan, BAE, İsrail, Mısır gibi ve bunların hepsinin ortak noktası İran’a karşı olmaları. Dolayısı ile bu şekilde bir blok oluşturulmaya çalışılıyor. Bu bir yönü, diğer yönü de Irak yönetimi ağırlıklı olarak İran etkisi altındaydı. Irak müdahalesinden sonra İran, oluşan boşluğu hem kendisi hem de milisleri ile doldurdu. Bu anlamda merkez Irak hükümeti üzerinde de çok etkili oldu. Şimdi ABD İran karşıtlığı politikası ile bir blok oluşturmaya çalışıyor.

ABD, Suudi Arabistan ve Irak’ın arasını bulmaya çalışıyor. Bu bağlamda İran’ın etkisi altında olan Merkez Irak Hükümeti’ni bir şekilde yanına çekmeye çalışıyor.

Jeopolitik mücadele sürüyor.

Suudi Arabistan’ın durumu ise daha farklı. Kral Selman ve Veliaht oğlu Muhammed bin Selman’ın Trump’ın Suudi Arabistan’ı ziyaretinden sonra belirli konularda saf değiştirdiğini görüyoruz. ABD’ye yakınlaştılar ve İran karşıtı oluşturulmak istenen kuşakta Katar krizinde de gördüğümüz gibi net olarak yerlerini aldılar.

Dolayısı ile böyle bir süreç var. Bütün bunlar İran’ı izole etme çalışmaları. Herkesin farklı hedefleri var ancak ortak kesişim noktası, İran’ın 2003’den bugüne kadar bölgede kazanmış olduğu nüfus alanını elde etmek ve bunu geri döndürme çabası.

Net olarak bugün, bundan sonra şöyle olur demek mümkün değil ancak jeopolitik mücadele sürüyor.

  • Prof.Dr. Hasan Köni İSTANBUL KÜLTÜR ÜNİVERSİTESİ
  • Irak - Suud
    yakınlaşması zor
  • Olayın temelinde İsrail var. İran’dan Akdeniz’e kadar giden bir çizginin oluşması İran’ın İsrail’e karşı tutumu nedeniye bir tehdit olarak görülüyor ve İsrail İran’ın Hizbullah’a giden ikmal hattını arada sırada bombalıyor. İkmal hattı İran, Irak ve Suriye içindeki İran’a bağlı gruplardan Hizbullah’a gidiyor. Ve Hizbullah’dan Lübnan tarafına gidiyor. Hatta İsrail gazeteleri önümüzdeki dönem Hizbullah- İsrail çatışması bekliyorlar. Bu böyle olunca Amerika ‹da otomatikman İran›a yükleniyor.
  • Amerika nükleer anlaşmayı ortadan kaldırmayacak çünkü bu hukuki açıdan yanlış. Ancak “devrim muhafızları terörist gruplardır” dediler. Irak’ta da ses çıkarmadılar ancak asıl çatışma DAEŞ bittikten sonra çıkacak. Şuan yapılan analizler günlük. Suriye’de büyük çatışmalar bekliyoruz.
  • Amerika’nın etkisiyle Suudi Arabistan ve Irak’ın yakınlaşması mevzusu biraz zor çünkü arada mezhep çatışmaları var. Suudi Arabistan Şiilikle barışır mı barışmaz mı bunu bilemiyorum. Ancak arada İran varken biraz zor. Ben bunu böyle görüyorum.

Prof. Dr. Mehmet Akif Okur / Yıldız Teknik Üniversitesİ
Yeni stratejiler
üzerine çalışılıyor

ABD’nin yeni İran stratejisine baktığımızda şunu görüyoruz özellikle başkan Trump ve onu destekleyen İsrail’in bölgedeki beklentileri doğrultusunda İran’ın bölgede bastırılmasını istiyorlar. Bunun sac ayakları var. Bunlardan bir tanesi, Suriye’de DAEŞ sonrası döneme doğru geçilirken Suriye üzerindeki İran nüfuzunu en aza indirecek bir formül arıyorlar. Bu formül için de askeri ve diplomatik baskı olarak devreye girebilir. İkinci sac ayağı yine ırak ile ilgili Irak’taki nufusunu bozma isteği var üçüncü sac ayağı ise nükleer anlaşma meselesi var. Bu anlaşmayı bozmadı Trump fakat bozmak istediğini her halde beyan ediyor buna doğru adımlar atıyor. İlerde belki daha güçlü adımlar atılabilir.

Dolayısı ile temelde İran’ın bölge üzerindeki etkisini azaltacak bir strateji peşindeler. Tabi ki bu söylediklerinin hepsini bir anda düğmeye basılmış gibi uygulanacak şekilde göremeyebiliriz, bunların bir kısmında pazarlık falan olacaktır. Ama her halukarda İran’ı daha çok bastıracak yeni strateji arayışındalar. Ve Suudi Arabistan bunun en büyük destekçisi.

İran üzerinde baskı oluşturacak bir koalisyon peşindeler. Tabii ki bununla ilgili atılan bir takım adımlar başarısız oldu.

Katar’a yönelik abluka bunların arasındaydı. Dolayısı ile bu koalisyon ilk başarısız denemelerin ardından yeni bir kısım stratejiler üzerinde muhtemelen çalışıyor.

En son yapılan ılımlı İslam vs açıklamalarını da bunun bir parçası olarak görmek lazım. Suudi Arabistan önümüzdeki dönemde İran›ı dengeleme politakası üzerinde rol almak istiyor. Suudi Arabistan -Irak temaslarını da bu bağlamda görmek lazım.

Bağdat güçlenmeli

İran nasıl Irak'tan çıkabilir? Bunun için Bağdat’ta ayakları yere sağlam basan bir devletin olması lazım. Yani ülke içinde istikrarını sağlayabilen, ekonomik istikrarı sağlayabilen, ekonomi konusunda hassas olması gereken bunun için de İran’la arasına mesafe koyması gereken böyle bir Irak’ın ortaya çıkabilmesi lazım. Suudi Arabistan’la ilişkiler de bunu destekliyecek bir argüman olarak görünüyor.

İran ve Şiilik meselesi hem iç içe hem de bütünüyle özdeş değil. ABD’nin Irak’ı işgalindeki hedeflerden biri de buydu. Şii İran’ın mevcut rejimiyle beraber Ortadoğu’da bir güç merkezi konumundan çıkarmak için Şii dünyanın içinden bir başka güç merkezi çıkarmayı düşündüler.

Dolayısı ile bu aslında Suudi Arabistan- Irak meselesi olmasından çok bir İran meselesidir.

#İran
#Irak
#Ambargo
6 yıl önce