|

İklim değişikliğinde romantizm aramayalım

Sürdürülebilirlik üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu, iklim değişikliğinin sadece solan çiçeklerle açıklanmayacağını söyleyerek “Yaşadıklarımız o kadar gerçek ki iklim değişikliğinde romantizm aramayı bir kenara bırakarak karbon ve su ayak izimizi düşürmeye çalışalım” diyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 22/04/2018 Pazar
Güncelleme: 04:50 - 21/04/2018 Cumartesi
Yeni Şafak
Doğayı döver gibi seviyoruz
Doğayı döver gibi seviyoruz

Hayatının büyük bir bölümünü sürdürülebilirlik üzerine çalışmalar yapmaya adayan Prof. Dr. Filiz Karaosmanoğlu, 20 yıldır temiz üretim teknolojisi üzerine çalışıyor. Eşi ve oğlu da mühendis olan Karaosmanoğlu, özellikle karbon ayak izinin düşürülmesi için araştırma yaparak projeler yürütüyor. Doğa gezileri çerçevesinde dünyanın pek çok ülkesine giderek gözlemde de bulunan Karaosmanoğlu, en çok Kosta Rika’dan etkilenmiş. “Karbon Nötr Ülke” olma hedefiyle enerji, su ve atık yönetimlerini en iyi şekilde yapan bu ülke gibi olabileceğimizi söyleyen Karaosmanoğlu, en büyük görevin annelere düştüğünü söylüyor. Evde alınacak basit önlemlerle çevremize verdiğimiz olumsuz etkilerin önüne geçilebileceğini belirten Karaosmanoğlu, Şubat ayında İstanbul’da hava sıcaklıklarının oldukça yüksek seyretmesine de dikkat çekiyor. Geçtiğimiz Aralık ayında hayata geçen Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı ve Ulusal Atık Yönetimi ve Eylem Planı’yla birlikte ülke olarak seferberlik halinde olduğumuzu belirten Karaosmanoğlu, “Yağışlarda ve sıcaklıklarda ciddi bir anormallik söz konusu. Gerekli önlemleri almazsak bunun bedelini ağır ödeyeceğiz” diyor.

DÜNYAYA AYAK İZİ BIRAKIYORUZ

Herkesi karbon ayak izini düşürmeye çağıran Prof.Dr. Filiz Karaosmanoğlu,“Ayakkabı numaranızı değiştiremezsiniz fakat karbon ayak izinizi değiştirebilirsiniz. Bunun için önce sürdürülebilir yaşam kültürünü hayatımıza katmamız gerekiyor. Örneğin sabah uyanır uyanmaz kaynakları tüketmeye başlarız. Elektrik kullanırız, su tüketiriz, yemek yeriz, temizlik yaparız. Bir tekstil ürününü giyeriz. Böylece dünyaya bir ayak izi bırakırız. Herkesin bir karbon ayak izi ve su ayak izi bulunuyor. Her bir ürün, yer kürede küresel ısınmaya neden olan gazları doğamıza veriyor. Bu emisyonlar, salımlar dünyamızın ısınmasına ve iklimlerin değişmesine neden oluyor” diyerek devam ediyor: “Örneğin yılbaşında verilen ajandalar artık tarihsiz veriliyor. Eskiden tarihli olduğunda o sayfayı kullanmadığımızda işlevsiz kalıyordu. Şimdiki ajandalarda tarihleri kendimiz atıyoruz. Bu küçük değişiklik bile kesilen ağaç sayısında değişiklik yapıyor. Kağıdın su ve karbon izi yüksek olduğu için öğrencilerimi bu konuda sık sık uyarıyorum.”

EKO- ETİKETLERE DİKKAT

Günlük yaşantımızda sürekli atıklara neden olduğumuzu ifade eden Karaosmanoğlu, “Atığımızı mümkün olduğu kadar iyi ayrıştırmalıyız. Eskiden bir giysi, perde ömrünü yitirdiğinde kesilir ve onunla pala kilimleri dokunurdu. Böylece o ürünün ömrü uzatılır ve ona bir değer katılırdı. Bu değer katma konusunu günümüzde de önemsemeliyiz” diyor. Japonya’ya yaptığı bir seyahat sırasında gri su kullanımının çok güzel bir örneğine rastladığını söyleyen Karaosmanoğlu, “Japonya’da lavaboda kullanılan su tuvalet rezervuarında biriktiriliyor ve kullanılıyordu. Bu harika idi. Çünkü rezervuar ciddi su kaybına neden oluyor. Bir de toplum olarak hala etiket okumaya alışamadık. Örneğin bir temizlik ürününün etiketine baktığımızda onu kullandığımızda kirli suyla neler doğaya karışacak diye endişe duymalıyız. Artık ülkemizde eko- etiket uygulaması var” ifadelerini kullanıyor.


İŞ DÜNYASI AKILLANDI

İklim değişikliğinin romantik bir olay olmadığını belirten Karaosmanoğlu, “İklim değişikliği sadece bir çiçek, böcek işi değil. O kadar gerçek ki etkilerini bizzat yaşıyoruz. İstanbul’un son 3 ayını düşünelim. Çiçekler, ağaçlar şaşırdılar. Şubat ayı içinde bütün dünya ülkeleri içinde İstanbul, mevsim normallerinin çok üstünde sıcaklığa sahip şehirlerden biriydi. Aynı ay, doğal gaz tüketimimiz düştü. Ama tutup da buna sevinecek değiliz. Bu iklim değişiminin yansımaları iyi olmayacak. Gelecek sonbaharda mercimeğin, patatesin kilosu ne kadar olacak bunu hep birlikte göreceğiz” ifadelerini kullanıyor. İş dünyasında kaynak verimliliği konusunda ciddi bir hassasiyetin oluştuğunu da belirten Karaosmanoğlu, “Artık iş dünyası sürdürülebilirlik raporları oluşturuyor. Düşük karbon ekonomisinde dünyayı daha az kirleterek üretim ve tüketim yapmak için stratejiler belirleniyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın iklim değişikliği ile ilgili yürüttüğü dev projeleri var. İstanbul Büyükşehir Belediyesi de İklim Değişikliği Eylem Planı’nı tamamlamak üzere. Yakında yerel yönetimlerin hepsi Yerel İklim Değişikliği Eylem Planı hazırlayacaklar” diyor.

  • Doğayı döver gibi seviyoruz
  • Yaptığı çalışmalar ve doğa sevgisiyle sık sık yurt dışı seyahatleri de yaptığnı belirten Prof.Dr. Filiz Karaosmanoğlu, “Sömetr tatilinde Kosta Rika ve Panama’ya gittim. Kostarika’ya hayran oldum. Burası yağmur ormanlarına, yarı yağmur ormanlarına ve bulut ormanlarına sahip olan bir ülke. Kosta Rika’da çöp görmüyorsunuz. Her şeyi ayrıştırarak topluyorlar. Bunları görünce ülkeye hayran oldum. Doğalarını çok seviyorlar. Ama biz doğayı döver gibi seviyoruz” şeklinde konuşuyor. Karaosmanoğlu, 26 Nisan’da İstanbul Teknik Üniversitesi’nde 5’incisi düzenlenecek olan İstanbul Karbon Zirvesi’nde “Sera gazlarını azalt, karbon ayak izini düşür!” sloganıyla iklim finansmanı konusunu masaya yatıracaklarını da söyleyerek düşük karbon kahramanlarını ödüllendireceklerini belirtiyor.

Hem evini hem enerjini yönet

Prof.Dr. Filiz Karaosmanoğlu, karbon ve su ayak izini düşürmemiz için önlemleri ilk olarak evimizde almamız gerekitğini söylüyor:

* Pişirme işlemi sırasında tencerenin dışına alev çıkarmamalıyız. Çünkü doğal gazdan kaynaklanan sera gazları bu yolla yer küreye çıkıyor.

* Havayı ısıtmamaya özen göstermeliyiz.

* Enerji verimli elektrikli ve elektronik eşyaları kullanmalıyız.

* Aydınlatmada enerji verimli ampulleri tercih etmeliyiz.

* Termostatlı ütü kullanmalıyız. Ütüleme işlemine düşük ısıyla başlayacağımız için ilk önce kolay ütülenebilen giysilerle başlamayız. Ütü işlemi biterken de fişi çekip, elektrik tüketmeden yine kolay ütülenebilen giysileri ütülemeliyiz.

* Neredeyse su fakiri bir ülkeyiz. Duş alırken suyun banyo sıcaklığına gelmesini beklerken suyu boşa akıtmamalıyız. Bu suyu toplayıp rahatlıkla sonra kullanabiliriz. Çiçeklerimizi sulayıp, balkon yıkayabiliriz.

* Hediye aldığımız zaman onu üst üste, çeşit çeşit ambalajlarla,poşetlerle karbon ayak izi yüksek hale getirmemeliyiz.Hediye ve paketlerinde yeşil seçimler yapmalıyız.

#Doğa
#Enerji
6 yıl önce