|

Gülmenin arkeolojisi

“Gülme/ Komiğin Anlamı Üzerine Deneme” adlı kitapta Henry Bergson, felsefenin bütün imkânlarını seferber ederek gülme eylemini maddeci, materyalist ve pozitivist felsefenin darboğaza hapsettiği insan üzerinden yeniden sorguluyor.

Yeni Şafak ve
11:56 - 11/10/2017 Çarşamba
Güncelleme: 12:06 - 11/10/2017 Çarşamba
Yeni Şafak
Gülme-Komiği Anlama Üzerine Deneme kitabı yayınlandı.
Gülme-Komiği Anlama Üzerine Deneme kitabı yayınlandı.

Cumhuriyet devri Türk şiirinin Yahya Kemal’in Dergâh dergisi çevresinde kurduğu yapısında Fransız filozof Henry Bergson’un düşüncelerinin tesiri biliniyor. Şairin imtidat (süre/klilik) kavramı etrafında biçimlendirdiği değişenin devamı, devam edenin değişmesi (duree) ilkesi sonraları Ahmet Hamdi Tanpınar edebiyatında müşahhas hâle gelir. Zamanın hem içinde hem dışında olmakla, Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nde tartışılan meselelerin kaynağında Bergson felsefesi yatar. 1920’lerde Türk edebiyatının kurgu cephesinde bu felsefenin yansımaları iki güçlü şairin yazdıklarının yanı sıra önemli bir ismi daha karşımıza çıkarır: Mustafa Şekip Tunç. Tunç’un Bergson’dan yaptığı çeviriler, sadece kendi kuşağını değil gelecek kuşakları da tesiri altına alır. Türk düşünce ve edebiyatında o yılların hâkim felsefelerinden olan maddecilik Bergson’un metafizik merkezli düşünceleriyle alt edilmeye çalışılır. Sezgiye dayalı bakış açısı eşyanın künhüne vakıf olan düşünce ve edebî birikimin önünü bu yıllarda açmıştır. Sözgelimi Necip Fazıl Kısakürek’in felsefe derslerini Mustafa Şekip Tunç’un öğrencisi olarak Darülfunun’da takip ettiğini biliyoruz. Ders materyallerinin öne çıkan yegane ismi o yıllarda Bergson’dur.

GÜLMEYE FİLOZOFCA BAKIŞ

Mustafa Şekip Tunç ve Bergson isimlerini bir araya getiren önemli kitaplardan biri de Gülme’dir. Komiğin Anlamı Üzerine Deneme alt başlığıyla yakın zamanda Dergâh Yayınları arasından çıkan kitap Mustafa Şekip çevirisi olmasının yanında birtakım önemli işaretleri barındırıyor. Öncelikle, Türk modernleşmesinin Rönesans aydınlanmasının getirdiği akıl, teknik ve makine çevresinde örülü “medeniyet” ilkesince sarıp sarmaladığı pozitivist nazariyesine karşı mücadeleyi esas ittihaz eden yerli aydınların savunma silahı Bergson’un makineleşmeyi reddeden bu kitabıdır. Sanat ve düşünce tarihinin takip edilebilir ilk devresi Platon ve Aristo’nun metinleri. Gülme, özellikle tiyatro sanatı söz konusu olduğunda ilk dönem filozoflarının fikir yürüttüğü meselelerdendir. Bergson da felsefenin bütün imkânlarını seferber ederek insan yaratılışı ve gülme eylemini maddeci, materyalist, pozitivist felsefenin getirip darboğaza hapsettiği, tanrılaştırılmış ve makineleştirilmiş insan üzerinden yorumlamıştır. Gülünç olunan varlığın sadece insan olduğunu söyleyen Bergson bir insanın güldürü unsuru hâline gelmesinin ardında onun bir makineden devralınan ne kadar hâli varsa o derece olacağını dile getirir.

İnsan, kazanılmış bir çabukluk ve alışkanlığından dolayı gülünç duruma düşer. Fizik hareketlerin alışkanlığını bozan bir tesir gülmeyi meydana getirir. Her zaman, mutad hareketlerle sürdürdüğünüz yürüme eylemi, yolunuzun üzerindeki bir taşla dağılır. Kazandığınız hareket sizi taşa takılma ihtimalini düşünmekten alıkoyar. Tıpkı, makine gibi işleyen bir eylemi neticelendiremediğiniz için gülünen nesneye dönersiniz. Bergson bu durumu “otomat bir makine sertliğinden kurtulamama” hâli olarak yorumlar.

Komiğe bir başka sebep de biçimsizliktir. Karikatür sanatının, bir yüzde olması gerekenin dışında büyük bir kulak, burun, göz çizmesi onları tabii olandan çıkarır. Yüzdeki bir uzvu maddileştirerek ona şekil verilebilir hâle getirir. Bir dönem ortaoyununa meraklı kimselerin bütün dişlerini söktürerek damaklarını birleştirmesi ve yüzlerine farklı biçimler vermeleri böyledir. “İnsan vücudunun durum, jest ve hareketleri bize basit bir mekaniği hatırlattığı nispette gülünçtürler.” der, Bergson. Taklit edilen jestler de buradan hareketle değerlendirilebilir. İnsanın ancak bir makine gibi belli bir durumda ya da sürekli hareket eden jestleri taklit edildiğinde gülme eylemi başlar. Kitabın ilgi çekici pek çok benzetmesinden biri de aynılığın komikliği üzerinedir. Bir yüz size sadece o yüze baktığınızda komik gelmezken o yüze çok benzeyen bir yüzle yan yana geldiğinde komikleşir. Bir hatibin konuşması örneği de bununla ilgilidir. Konuşma sırasında görülen birtakım jestler, arka arkaya geldikleri ve tekrar edildikleri için komiktirler. Oysa tek yapıldığında gülme meydana getirmez. Bergson “Tam canlı bir hayatta tekrarlar yoktur. Eğer tekrar oluyor, tam benzerlik görülüyorsa hayatın arkasında da bir makine işliyormuş gibi oluyor.” diyerek makineleşmenin komiği doğurduğunu iddia eder.

Toplumun kendi içerisinde barındırdığı komik olma hâlleri de Bergson’da karşımıza çıkar. Gündelik hayatın herhangi bir anında, sözgelimi okullardaki ödül törenlerinde ya da mahkeme oturumlarında, katılaştırılmış filler vardır. Bergson’a göre şekil ve formüller komik olmak için hazırlanmıştır.

Komik’te geçen önemli ifadelerden biri de “canlıyla kaplanmış mekanik”tir. Buradaki komiklik, Bergson’a göre canlı vücudun makine gibi katılaşması hâlidir. Bedenin ruha abanmış tembel bir madde olması durumunda komikle karşılaşırız. Talep ettiği ihtiyaçlarca “tartaklanan” bir beden komiğe dönüşür. Bergson’un ifadeleriyle “Bu suretle bir taraftan çeşitli enerjisiyle mânevi şahsiyet, diğer taraftan da bir makine inadıyla aptalcasına biteviye işe karışan ve her şeyi bozan vücutla karşılaşmış oluruz.” Ruhtan söz açıldığında dikkat bir şahsın kendi üzerine çekiliyorsa orada komik meydana gelir. Bu kısımda yine bir hatipten söz açılır. Konuşmasının en can alıcı yerinde aksıran bir hatibe neden güldüğümüzün cevabı aranırken önemli bir örnek çıkar karşımıza. Bir cenaze töreninde, mezar başında konuşma yapan kişi rahmetli için “hem faziletli hem de tostoparlaktı” dediğinde cereyan eden gülmenin kaynağında bizi ruhtan bedene çeken dikkat vardır. Fazilet ruha, tostoparlak olmak bedene aittir. Bu sebepten dram şairleri kahramanlarının bedenlerini olabildiğince gizlemeye çalışırlar. Büyük dramlarda kahramanlar ne yer ne de içerler, hatta Bergson’un dikkatiyle oturmazlar. Bunları yaptıklarında seyirci onların bir bedeni olduğunun farkına varacak ve büyü bozulacaktır. “Şeklin esasa takaddüm etmesi” bu açıdan önlenmesi arzulanan bir ilkedir.

ÖNEMLİ KAYNAKLAR ARASINDA

Bergson’un bu küçük risalesi gülmenin arkeolojisi üzerine hâlâ önemli kaynaklar arasında kabul edilir. Sahne sanatları ve edebiyat teorisi araştırmalarında vazgeçilemez tespitlerinden dolayı elden düşürülemeyen Gülme, Bergson’un materyalist ve hazcı 19. asır felsefelerine karşı kendi manifestosunu ve makineleşmiş bireylerin mahiyetlerini ortaya koyan bir eserdir. Türk edebiyatında da Yahya Kemal ve Tanpınar’la başlayan imtidat düşüncesinin Bergson’a hangi kanallardan ulaşabileceğini görmemiz açısında Gülme referans kabul edilebilir.

  • Kitabın Özeti:
  • Gülme -Komiği Anlama Üzerine Deneme
  • Henry Bergson
  • Çev: Mustafa Şekip Tunç
  • Dergah Yayınları
  • 124 sayfa
  • 2017
#Deneme
#Dergah Yayınları
#Hnry Bergson
7 yıl önce