|

Gerçeğe suikast

Türkiye’nin Afrin’deki bölücü terör örgütü PKK/PYD’ye yönelik düzenlediği Zeytin Dalı Harekatı’na ilişkin ABD merkezli New York Times gazetesi skandal bir baş yazı yayınladı. Yazıda ABD medyasının, yönlendirme, perdeleme, manipülasyon ve çarpıtma konusunda ne kadar mahir olduğu her satır ve paragrafta görülebiliyor. Gazete yazıyı adeta terör örgütüne kalkan olarak kullanarak sahadaki gerçeklere kelimelerle suikast düzenliyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 2/02/2018 Cuma
Güncelleme: 05:00 - 2/02/2018 Cuma
Yeni Şafak
Gündem
Gündem
Yrd. Doç. Dr. Bora Bayraktar
İstanbul Kültür Üniversitesi

Çocukluğumuzda James Bond serisinin “A view to kill/Bir cinayete bakış” diye bir filmi vardı. Filmin müziğini de o yıllar dünyayı kasıp kavuran İngiliz Duran Duran grubu yapmıştı. Son aylarda Amerikan basının Türkiye’ye dair haberlerine bakarken kendimi bu şarkıyı söylerken buluyorum. Çünkü Amerikan Başkanı Donald Trump’ın fake news(yalan haberci) diye suçladığı ana akım medya kuruluşlarının gerçeği nasıl ustaca katlettiğini ve bu cinayeti nasıl ört bas ettiğini görüyoruz. Gerçeğin katline tanıklık ediyoruz. Uzun yıllar gazetecilik yaptığımız için cinayeti görüyor, haber vermek istiyoruz.

The New York Times’ın 31 Ocak 2018’de yayınlanan “ABD’nin müttefikleri savaşırken Işid ile mücadele sekteye uğruyor” başlıklı editoryal yazısı bana yine aynı şeyleri düşündürdü.
Makale Türkiye’nin afrin operasyonunun gerekçelerini Amerikan kamuoyuna doğru aktarmazken, bunu bir Türk-Kürt çatışması gibi göstermeye, ABD’nin bir terör örgütünü desteklemesi için gerekçe üretmeye çalışıyor. Bunu ustalıkla gerçekleştiriyor.
YÖNLENDİRME VE PERDELEME

Metnin tam çevirisini ortaya koymak yerine kritik noktalarda nasıl yönlendirme nasıl perdeleme yapılıyor bakalım, metni Türkçe-İngilizce karışık gelin birlikte analiz edelim:

Yazının girişinde, “Desperate for a strong regional ally” yani Daeş’e karşı bölgesel bir müttefike çaresizce ihtiyaç duyan bir ABD’den söz ediliyor. Verilen mesaj şu: ABD’nin PKK/PYD ile çalışması çaresizlik sonucudur. Bu yüzden PYD’nin desteklenmesi politikası doğrudur, mecburidir. Ama burada New York Times editörlerine sormak lazım: Türkiye güçlü bir müttefik değil miydi?

Ardından “Deaş’a karşı olan mücadelede, Trump ve Obama yönetimi, NATO müttefiki olan Türkiye sınırı boyunca bir isyan başlattıkları halde Suriye’deki Kürt güçlerle memnuniyetle çalıştı” ifadeleri var (Kurdish forces in Syria, even though allies of those forces were waging an insurgency). “Kürt güçler Türkiye’de bir “isyan” başlattığı halde” derken “terör” ifadesi kullanılmayarak gerçek Amerikan kamuoyundan gizleniyor.

Bir başka manipülatif ifade de şu: Now, American successes against the Islamic State are threatened by Turkish attacks on the Syrian Kurds. Yani “Amerika’nın Işid’e karşı başarısı Türkiye’nin Kürtlere saldırısı yüzünden tehdit altındadır”. PKK-PYD-YPG yerine ısrarla Kürtler ifadesi bilinçli olarak kullanılıyor.

AÇIKÇA ÇARPITIYOR…

Yazıda, “ABD’nin DEAŞ’a karşı olan başarısı, Suriyeli Kürtleri Türk saldırılarına karşı savunmasız bıraktı. /Türkiye’den gelecek saldırıya karşı Kürtleri tehdit altında bıraktı. Uzun zamandır olmasından korkulan bu çatışma, daha geniş bir savaşa ve Suriye’nin nüfuz alanlarına bölünmesine neden olabilir. Bu savaşı durdurmak içinse, bugüne kadar eksik olan, tarafların diplomatik taahhüdünü gerektirir” denilerek Bu çatışmanın yani Türkiye’nin terör örgütüne karşı operasyonunun, Suriye’yi bölecek bir savaşa dönüşebileceği yazılıyor. ABD’nin PYD’yi silahlandırıp alan hakimiyeti kazandırması değil Türkiye’nin terörle mücadelesi Suriye’yi bölecekmiş havası yayılmak isteniyor.

Yazıda “Beklenen karşılaşma, geçen hafta Türk Kuvvetleri sınırı geçerek Suriye’ye girdiğinde ve Afrin’in kuzeybatı tarafını kontrol eden Kürt birliklerine saldırınca başladı” ifadesinde yine PKK-PYD-YPG ifadeleri yerine Kürt güçleri var.

MANİPÜLASYON USTASI GAZETE

Ve bir başka kritik manipülasyon Menbiç konusunda. “O günden sonra, Recep Tayyip Erdoğan’ın savaşı Amerikan Özel Operasyon güçlerinin bulunduğu Kürt kontrolündeki Menbiç’e taşımakla tehdit etmesinin ardından olaylar tırmandı. Ayrıca Kürtleri sınır dışı ederek bölgeye yeniden Suriyeli mültecileri yerleştirmekten bahsetti.” Bu noktada gazete Menbiç’in doğal nüfusunun Arap ağırlıklı olduğu bilgisini ustaca gizliyor ve Kürtlerin kontrolündeki diyor. Sıradan bir Amerikalının es geçeceği, sorgulamayacağı bir ifade ile gerçek gizleniyor. Erdoğan, Kürtleri buradan sürecek ve yerine Suriyeli mültecileri yerleştirecek diyerek kentin asli nüfusunun geri getirilmesini Kürt sürgünü şeklinde satıyor Amerikan kamuoyuna.

Yine makaleden bir alıntı: Halkı Koruma Birliği olarak bilinen Kürtler, Amerika’dan eğitim, silah ve hava desteği alan şemsiye örgüt olan Suriye Demokratik Güçleri’ne hükmediyor. Türkler, onları bölgede 30 yıldır bölücü savaş yürüten Kürdistan İşçi Partisi’nden ayırt edilemeyen teröristler olarak görüyor. YPG ifadesini Halkı Koruma Birliği diye açık olarak yazmış ama kısaltmasını vermeyerek bir kez daha gerçeği hasır altı etmiş. Uluslararası iletişim kodu olan YPG’yi yazmamış ama ismi açık yazarak –ben gerçeği saklamadım diyerek kendine bir savunma notu bırakmış NY Times. Aynı iş PKK için de yapılmış. Kürdistan İşçi Partisi diyerek gerçeğin üzeri örtülmüş.

SİYASETEN YÖNLENDİRME YAPIYOR

Gazete siyaseten de yönlendirmeler yapıyor Amerikan kamuoyuna. “Diğer isyancı grubun NATO müttefiki Türkiye’ye karşı bir ayaklanma başlattığı sırada, Amerikanların başka bir Kürt grupla ortak iş yapmasının ortaya çıkardığı komplikasyonlara rağmen, ABD’nin kürt grupla çalışma kararı mantıklı. Türkiye Esad’ı devirmeye odaklandığı için ABD’nin DEAŞ ile birlikte mücadele teklifini kabul etmedi. Bu karar sınırı tamamen açık bırakarak, yabancı savaşçıların DEAŞ saflarına katılmasına fırsat verdi. Öte yandan Kürtler, kendi kuvvetlerini tehdit eden DEAŞ’la savaşmak istediler ve bu konuda iyiydiler.” Derken terör örgütü PKK isyancı örgüt olarak veriliyor, ama ABD’nin PYD’ye destek kararı anlamlı diye doğrulama yapılıyor. Türkiye Esad’ı devirmeye odaklı idi ki ABD’nin önce Işid teklifini kabul etmedi deniliyor. Esad’ı devirmek ABD’nin politikası değil miydi en başta? Türkiye buna destek olmak için 10 yıllık iyi ilişkileri çöpe atmadı mı? Türkiye gelin Rakka’yı beraber yapalım” demedi mi? Bunlar hiç olmamış gibi.

HER CÜMLE BİR HEDEFE YÖNELİK

“Bu korkular anlaşılabilir ancak Erdoğan, Suriye’deki Kürtlere saldırarak olayları daha da kötüleştiriyor” ifadeleriyle savaşı Cumhurbaşkanının kişisel meselesi gibi gösteriyor New York Times.

Uzun yazının her cümlesi bir hedefe yönelik. Her kelime özenle seçilmiş. Ne 2016’da Türkiye’yi sarsan onlarca saldırıya atıf var ne de ABD’deki terör örgütünün yönlendirdiği darbe girişiminden.

Gazete ABD’de de pek çoklarının açık etmeye başladığı bir niyetle noktalıyor yazıyı: “ABD ve NATO’nun, Erdoğan’a 2015’te askıya alınan Türk Kürtleri ile barış görüşmelerine devam etmeleri konusunda baskı uygulaması gerekiyor.” Niyet bu, terör örgütü ile Türkiye’yi masaya oturmaya zorlamak, Suriye’yi bölmek.

Trump’ın haklı olduğu bir konu varsa o da Amerikan ana akım medyası hakkındaki düşünceleri olsa gerek.

#ABd
#Trump
6 yıl önce