|

Geçmişe bakarak ileriye gitmek

Yeni Şafak ve
04:00 - 12/09/2017 Salı
Güncelleme: 03:13 - 12/09/2017 Salı
Yeni Şafak
Gündem
Gündem

Adalet ve Kalkınma Partisi’nin ortaya çıkış sürecinde eleştiri kültürünün önemli bir yeri var. 28 Şubat Post-Modern Darbe süreciyle birlikte ayrışma ve yeni oluşum çabalarına önemli katkı sunan pek çok unsur olsa da eleştiri kültürü bu sürecin fikri arka planında önemli bir paya sahip. Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın son değerlendirmeleri, eleştiri kültürünün kuruluş sürecinde olduğu gibi, bugün de kritik bir rol oynayabileceğini, yeni yeni fırsatlar ve çıkış kapıları sunabileceğini gösteriyor.

Ak Parti ve hükümeti politikalarına yakın duran çevrelerde bu politikalara gösterilen ilgi, 2013 yılının ortalarından itibaren giderek çeşitlenmeye başladı. İlgilenenlerde iki farklı yaklaşım dikkati çekiyor. Birinci yaklaşım; iktidarın reaksiyonlarındaki yeni görünümleri, demokrasi dışı müdahaleleri kanıt göstererek destekliyor, hatta endişeleri beka kavramıyla ilişkilendirerek, yeni konsepte stratejik bir görünüm kazandırıyor.

İkinci yaklaşım demokrasi dışı müdahalelerden Parti’nin dinamik varlığının etkilenmemesini varsaymıyor kuşkusuz ama bu sürecin karakterini soruşturuyor ve kuruluş felsefesine gönderme yaparak daha demokratik bir yapıya doğru bir değişimi araştırıyor.

Bu iki görüş Ak Parti ve Hükümeti politikalarına yakın duran çevrelerde birlikte var ve karşıtlıklarıyla birbirlerini hem tanımlıyor hem de tamamlıyor görünüyorlar. Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eleştirel bakış açısı dikkatleri ikinci yaklaşım üzerine odakladığı gibi yoğunlaşmayı da artırdı.

Eleştirel nitelikler taşıyan ikinci yaklaşıma yönelik tepkilerde de bir çeşitlilik gözleniyor: Bu yaklaşımın; eksiklerin farkına varılmasına ve yenilemeye yardım etme amacı taşıdığını savunanlar olduğu gibi, mevcut yapıyı tehdit edecek boyutta algılayanlar da var. Güvenlik risklerini göz ardı etme, kişisel nedenler ve ego tatmini gibi söylemleri bu açıdan ele almak mümkün. Bunların ayrıntılarına girmek, öncelikle sorumluluk bilinci ve eleştiri ahlakının karakteristik özelliklerini analiz etmeyi gerektiriyor.

Sorumluluk Bilinci ve Eleştiri Ahlakı

Bugün sanat ve edebiyatın dışında siyaset de dâhil pek çok alan için yararlı bir çaba olarak okunabilecek olan eleştiri, sıklıkla olumsuz anlam yüklü bir kelime olarak karşımıza çıkar. Özellikle gündelik hayatta kendi durduğu konumu ve bakış açısını mutlaklaştıran, monolojik bir dilin hâkim olduğu, empatiden yoksun bir yaklaşımın ürünü olarak gelişen pek çok eleştiriye rastlamak mümkündür. Ancak bu tarz bir eleştiri olumsuz bir niyete içkin olması bakımından sorunludur. Bu yönüyle ikame edici olmayı bir kenara bırakın taassubu arttıran ve ego tatmininden başka da bir faydası olmayan bir eylemdir.

O halde eleştiri ahlakının olmazsa olmaz şartı ıslah edici bir niyet taşımasıdır. Niyet tüm işleri olduğu gibi eleştiriyi de anlamlı kılan bir temeldir. O halde eleştiriyi anlamlı ve faydalı kılmanın yolu bu eleştirinin nasıl bir niyete dayandığının değerlendirmesini yapmaktan geçer. Niyeti doğru bir noktaya taşıyacak hususların başında ise sorumluluk bilinci vardır.

İyiliği emredip, kötülükten sakındırma ilkesi bu sorumluluk bilincinin temelini teşkil eder. Sorumluluk bilincinin olmadığı yerde ıslah edici eleştirinin de olmayacağını ifade etmek mümkündür. Çünkü eleştiri her şeyden önce karşılıklı hukukun kişiye vermiş olduğu bir sorumluluk olarak karşımıza çıkar.

Doğru bir niyet ve sorumluluk bilinciyle yapılan eleştiri; var olanın gerçek değerinin ortaya çıkarılması, zaaf ve eksikliklere nüfuz edilmesi, yanlışlıkların giderilmesi, fikirlerin derinleştirilmesi ve geliştirilmesi, atıllık ve durgunluğun önüne geçilmesi, doğru bilinen yanlışlıklar hakkında bir bilinç oluşturulması imkânı sunar. Ancak üzerinde dikkatle durulması gereken en önemli hususlardan biri eleştirinin kendisine yöneltildiği kişiye bir empati kurma imkanı sunmasıdır denilebilir.

Bu yönüyle empati hem eleştirenin hem de eleştirilenin göz önünde bulundurması gereken bir husus olmakla beraber eleştirinin muhatabı için kaçırılmaz fırsatların kapısının aralanmasına imkan sunar. Çünkü bir iş veya eylem üzerinde bulunan kişi, kendisini çevreleyen her türden koşulun sunduğu zihinsel çerçevenin etkisi altındadır. Bu durumda bu koşulların belli ölçülerde dışında kalan ancak koşulları da gözlemleme imkânı bulan, hakkaniyetli, nitelikli ve sorumluluk bilincine sahip bir zihnin sunduğu eleştiriler çok önemlidir. Bu yönüyle doğru bir eleştiri mutlaka diyaloga dayalı bir mantıkla işlemek zorundadır.

Bu durumda eleştiri kendisinden korkulması gereken bir şey olmaktan çıkıp düzenleyici, destekleyici ve ikame edici bir unsur olarak hem bireyler hem de kurumlar açısından vazgeçilmez bir rol üstlenebilir.

Eleştirel Düşüncenin Medyatik Görünümleri

Medyada kendine yer bulan eleştirilerin bu açıdan ele alınması karşımıza farklı kategoriler çıkaracaktır. Bu kategorileri değerli kılacak olan kuşkusuz eleştiriyi yapanın amacı, eleştirinin taraflarının hukuku ve bu hukukun her iki taraf için getirmiş olduğu yükümlülükler, eleştirinin arkasında bir hassasiyet mi yoksa taassup mu olduğu, eleştiriyi yapan ve yapılanın empatiyi ve diyaloga dayalı bir ilişkiyi önceleyip öncelemediği, ifşadan ziyade ıslah, kişilerden ziyade fiillerin mi tartışıldığıdır. Ancak bütünlüklü olarak bakıldığında bu nitelikleri taşımayan bir eleştiri bile eksiklerinin farkına varılmasına ve yenilemeye istemeyerek de olsa yardım edecek bir potansiyel taşımaktadır.

Örneğin kamuoyunda medya politikaları, siyasal karar alma süreçleri, sosyo-politik tercihler gibi hususlarda ABD’nin en güçlü eleştirmenleri olarak görünen bazı düşünürler, aynı zamanda ülke politikalarının düzenlenmesi ve kendini yenilemesi bakımından çok önemli işlevler gören isimler olarak karşımıza çıkar.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın metal yorgunluğu tespiti ile başlayan ve teşkilatlara doğru genişleyen eleştirel bakış açısı, eksiklerin farkına varılması ve yenilemeye yardım etme amacı taşıyanlara analitik bir çerçeve ve eleştiri kültürüne pozitif bir katkı sundu. Bunların bizzat Cumhurbaşkanı’nca dile getirilmesinin sağladığı güvenle sorunlu görülen alanlara ilişkin tespitler, daha yoğun biçimde yazılı-görsel ve sanal medyada dile getirilmeye başlandı. Cumhurbaşkanı’nın son dönemdeki eleştirel bakış açısı, doğal gözlemlerle de zenginleştirildiği ve çeşitlendirildiği takdirde, temelinde eleştirel akıl bulunan bir siyasi hareketin geleceği için ciddi yararlar taşımaktadır. O nedenle eleştirel düşünce için tolerans eşiği yükseltilmeli ve eleştirilerden yararlanılmalıdır.

Prof. Dr. Hakan Aydın - Erciyes Üniversitesi İletişim Fakültesi
#Medya
#Cumhurbaşkanı Erdoğan
#AK Parti
7 yıl önce