|

Dengeyi kurmazsak aileyi kaybederiz

3. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi’nde bir araya gelen uzmanlar iki gün boyunca ailenin güçlendirilmesi üzerine fikirlerini tebliğler halinde sundu. Zirveye katılan Portekizli psikiyatr Dr. Margarita Neto, çalışma ve aile yaşamı arasındaki dengeyi kurmamanın aile kurumuna zarar vereceğine dikkat çekti.

Merve Akbaş
04:00 - 2/12/2018 Pazar
Güncelleme: 10:02 - 1/12/2018 Cumartesi
Yeni Şafak
Portekizli psikiyatr Dr. Margarita Neto
Portekizli psikiyatr Dr. Margarita Neto

Geçtiğimiz hafta Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) III. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi gerçekleştirildi. Zirvenin bu seneki başlığı ‘ailenin güçlendirilmesi’ydi. Yurtiçinden ve dışından onlarca akademisyen, yazar, aktivistin bir araya geldiği zirvede toplumun güçlendirilmesi için ailenin korunması gerektiği üzerine konuşuldu, sunumlar yapıldı. İki gün süren zirvenin öne çıkan başlıkları arasında modern dünyada aileyi bekleyen tehditler, daha iyi bir iş ve aile dengesine doğru, ailenin birleştirici gücü olarak din, medyanın aile dinamikleri üzerindeki etkisi vardı.

Zirvenin sonuç bildirgesinde de dikkat çekici bazı noktalar var. Zirve boyunca yapılan konuşmalardan yola çıkılan bu sonuç bildirgesinde aslında hepimizin tahmin ettiği bir durum merkeze yerleştirildi. Modernleşmeyle birlikte değişime en fazla maruz kalan kurumlardan birinin aile olduğu tespitine. Bu değişim nedeniyle aile yapısının korunmasına ve güçlü aile ilişkilerinin geliştirilmesine yönelik politikalara her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyuluyor. Öte yandan medya ile iletişim teknolojisindeki gelişmelerin kontrolsüz ve dikkatsiz kullanımının da sadece Türkiye’de değil, farklı toplumlarda da aile kurumuna etkileri olduğunun altı çizilmesi gerektiğine de dikkat çekiliyor.



GÜÇLÜ AİLE İÇİN GÜÇLÜ KADIN

Zirvede masaya yatırılan dikkat çekici noktalardan biri de kadının çalışma hayatında karşılaştığı sorunlar. Daha doğrusu iş yaşam dengesindeki bozukluklar. Bu alanda tebliğler sunan konuşmacılar, kadının iş gücünde, toplumsal ve siyasal hayatta yer almasının ailenin yapısı ve birliği için bir tehdit olmadığını belirtti. Her yönden güçlü kadının güçlü aile, güçlü ailenin de güçlü toplumu oluşturduğuna dikkat çekilirken, kadınlar için iş-aile dengesinin sağlanmasını kolaylaştırıcı politikalar geliştirilmesi gerektiğine de vurgu yapıldı. Bu konuda sunum yapan konuşmacılardan biri de kamusal mücadele alanındaki başarılarıyla ün salan Portekizli Psikiyatrist Dr. Margarida Gonçalves Neto. Dr. Neto, ülkesinde 34 yıldır kürtaj ve ötenaziye karşı mücadele ediyor. Aynı zamanda aile politikalarının güçlendirilmesi için de çalışmalar yürütüyor. Kendi ülkesinde yaşadığı örnekleri anlatarak, çalışma ve aile arasındaki dengeyi kurmazsak bunun aile kurumuna zarar vereceğini söylüyor. Bu dengeyi kurmak için ise her alanda iş birliğine ihtiyacımız olduğuna dikkat çekiyor. III. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi’nde bir araya geldiğimiz Dr. Neto ile çalışma ve aile yaşamı arasında kurulacak dengeyi, bu dengenin kurulmaması durumunda oluşacak sorunları konuştuk.

34 yıldır kürtaj, ötanazi ve aile politikalarının güçlendirilmesi için çalışmalar yapıyorsunuz. Siz bu çalışmalara nasıl başladınız?

Bu çok uzun bir hikaye aslında. Tıp öğrencisi olduğum gençlik yıllarımdan itibaren insan hayatı benim için çok büyük anlam taşıdı. Bir hekim olarak hayatımı insan yaşamına adadım. İnsan hayatını savunmak benim için çok değerli. Benim bu mücadelem, Portekiz’de 1984 yılında kürtaj konusunun gündemimize gelmesiyle başladı. İnsan yaşamı için kürtaja karşı mücadele etmek istedim. Bu mücadelemizde zaferler de kazandık. Son yıllarda ötanazi hakkında çalışmalar sürdürüyoruz. Aynı zamanda alkol bağımlılığına karşı da çalışıyorum. Tabi kadının iş yaşam dengesi ve ailenin güçlendirilmesi de benim mücadele alanım içinde. Portekiz dünyanın en düşük doğum hızına sahip. İnsanlar çocuk yapmak istemiyor.

Kadına karşı çalışma hayatında gösterilen ayrımcılık dünyanın her bölgesinde karşılaşılan bir sorun. Hatta bu sorunlara farklı alanlarda rastlanabiliyor. Geçiğimiz günlerde Tokyo Üniversitesi’nin Tıp Fakültesi’nde de kız öğrencilerin notlarının kasıtlı olarak düşürüldüğü ortaya çıkmıştı. Bunun nedeni kadınların iş yaşamında düşük performans gösterdikleri iddiası. Tabi bu bir örnek. Bunun gerçekliği söz konusu olabilir mi?

Bunun çok büyük bir yanlışın sonucu olduğunu söylemem gerekiyor. Yapılan çok sayıda araştırmada kadınların özellikle anne olduktan sonra çalışma performanslarının arttığını gösterir. Çalışan bir kadın anne olduğunda eşi de aynı zamanda baba olur. Ebeveynlik kavramı kişilerin kapasitesini arttırır. “Anne oldu, artık çalışmaları etkilenecek, çocuğu hasta olduğunda işe gelemeyecek” gibi bir bakış açısı doğru değil. Yapılan araştırmalar bize gösteriyor ki insanlar ebeveyn olduktan sonra karar verme yeteneği, odaklanma, genel pratik anlam, çoklu görev performansı, diyalog ve arabuluculuk yeteneğini arttırıyor.

KADINLAR DAHA ÇOK ÇALIŞIYOR

Çalışan kadın aile ve iş hayatı arasında nasıl bir denge kurmalı?

Türkiye’de veya başka herhangi bir yerde kadınların genel yaşamda yerini alması gerekiyor. Çalışma hayatındaki kadın için kamu da çaba sarf etmeli. Bunun yanında iş yaşamında olduğu kadar ev hayatında da kadınlar kendi sorumluluklarını eşleriyle paylaşabilmeli. Ben, toplumsal alanda, ev hayatında ve her alanda iş birliğini savunuyorum. Belki bu bazı kültürlerde zor olabilir. Bir kadın için erkeklerle eşit şartlarda çalıştıktan sonra eve gidip, oradaki hayatlarının sorumluluklarını da yerine getirmesi ve hiç yardım almaması sağlıklı değil. İş hayatının içindeki bir kadın evde çocuk bakıyor, yemek yapıyor hatta evde yaşlı varsa onun da bakımını gerçekleştiriyor. Bu emeği görmezden gelemeyiz. Güncel araştırmalara göre kadınlar erkeklere oranla 2 saat daha fazla çalışıyor.

Buradaki eşitsizlik nasıl düzenlenebilir?

Benim düşünceme göre erkeklerin ve kadınların kendilerini toplumda, ailelerinde ve çalışma hayatlarındaki sorumluluklarını sağlılık biçimde yerine getirmeleri herkesin iş birliğiyle mümkündür.

Bu dengenin kurulmamasının sonuçları ne olur?

Aile ve iş yaşamı arasındaki dengeyi kuramamız şart. Yoksa aile kurumuna zarar veririz. Toplum için yapabileceğimiz en kötü şeylerden biri bu dengeyi bozmaktır. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’nın zirvede yaptığı konuşmada da bunları söyledi. Sağlıklı aileler sağlıklı toplumlar demektir. Toplumsal problemlerle karşılaşamamız için aileyi güçlendirmemiz gerekiyor.

Siz uzun yıllar Portekiz’de bu konular üzerine çalışmalar yürüttünüz. Batı toplumunda kadınlar nasıl sorunlarla karşılaşıyor?

Batı toplumlarında evde kalan, iş hayatını değil çocuklarına bakmayı tercih eden kadın değersiz bulunuyor. Yani çalışması gerekiyor, çocuklarına bakmayı seçmemeli gibi bir bakış açısı var. Ancak evde kalmaya karar veren bir kadının, hem sosyal hem de ekonomik açıdan son derece değerli bir çalışma yaptığını belirtmeliyim. Ailesine, yani çocuklarına bakmayı veya hasta ve yaşlı akrabalarla ilgilenmeyi seçen kadın devlet yasaları tarafından desteklenmeli. Onun emeğinin ekonomik bir karşılığı var.

SAYGI DUYMALIYIZ

Batı toplumlarında kadının evde kalması hoş karşılanmıyor. Diğer bazı toplumlarda ise kadın için sağlıklı çalışma koşulları oluşturulmuyor veya direk çalışma hayatında istenmiyor. Yani iki uç var ortada. Peki çözümümüz nerede?

Bu noktada sorunun çözümü seçim özgürlüğünde. Kadının seçme özgürlü var ve bu seçime saygı duymak gerekiyor. Bu seçimlerin her biri için kamunun sosyal güvenceler sağlaması gerekiyor. Aile ile yapılan son araştırmalardan birinde kadınların yüzde 60’ının hem çalışmak hem de aile kurmak istediğini görüyoruz. Yüzde 20’si ise çocuk yapmak istemese de evlenmek istiyor. Geri kalan kısım da sadece çalışmak istiyor. Bence ne yapmak istiyorsak onu yapabilmeliyiz ve bunun karşılığında her ihtimalde seçimimiz değer görmeli. Evde kalmamızın, ailemize bakmamızın da çok önemli bir değeri var. Evde kalmak benim kişisel tercihim olmazdı ama tercih edene de saygı duymam lazım. Tabi evde olmayı bir erkek de tercih edebilir. Kamu, sosyal güvenlik kaybedilmeden bireyin evde kalınabilmesin ve ailesine bakabilmesini sağlamalı, buna uygun şartlar oluşturmalı. Tabi iş hayatında olup, aile kurmak isteyen kadınlar için de gerekli şartlar oluşturulmalı.

Bu noktada Portekiz’de boşanma oranları yüzde 60’lara dayandığını hatırlatayım. Yani aile adına yolunda gitmeyen bir şeyler var.


Kadının çoklu rolleri çok ağır bir yük

Her alanda çokça sorumluluk alan kadınlar nasıl sorunlarla karşılaşıyor?

Ben bir hekimim ve psikolojik olarak bunalmış birçok kadını takip ediyorum. Bu kadınlar hayatlarının farklı yönlerini aynı anda idare etmekte zorlanıyorlar. Bir eş, bir anne ve aynı zamanda bir işçi olmak arasında bir dengeye ulaşmak kolay değildir. Kadınların çoklu rolleri bazen çok ağır bir yük olabiliyor. Kadın iş hayatındaki yükünü paylaşırken, ev hayatındaki yükünü de paylaşabilmeli. Tabi çalışan anneler aile hayatlarının iş hayatına etki etmemesi için çaba sarf ederken, iş veren de aileye dikkate almalı. Burada şunu da söylemeliyiz, kadınlar iş hayatında erkek olmak değil, kadın olmak istiyor. Ben eğer anneysem bu istek daha da önemli hale geliyor.

İş yerinde ‘kadın’ olmak istiyorum diyorsunuz. Bu nasıl sağlanabilir?

Öncelikle esnek çalışma saatleriyle ilgili düzenlemeler yapılabilir. Bu düzenlemeler kadınların evdeki çalışmalarını, yani örneğin çocuklarıyla ilgili sorumluluklarını yerine getirmelerini kolaylaştırabilir. Portekiz’de öğle yemeği arası olmayan bir mesai seçip, işten erken çıkma hakkınız var. Uzaktan çalışma, esnek çalışma saatleri, yarı zamanlı çalışma, kurum içindeki çocuklar için bakım tesisleri ilk akla gelen seçenekler. Buna benzer formatlar çoğaltılabilir. İçinde bulunduğumuz teknolojik şartlarda daha farklı çalışma şartları düzenlemek oldukça mümkün.

İş birliği yapmalıyız

Aile ve çalışma hayatında uzlaşma nasıl mümkün olacak?Uzlaşma devlet ve sivil toplum düzeyinde, şirket düzeyinde ve bireylerin kararlarıyla gerçekleşecektir. Ebeveynlerin iş birliği şarttır. Eşit ve farklıyız. Aynı zamanda tamamlayıcı ve işbirlikçi.

#Margarida Neto
#Yeni Şafak Pazar
#3. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi
5 yıl önce