|

Çeviriye adanan bir ömür onunki

Lermontov’un Demon yani İblis şiirinin roman versiyonu ve Tolstoy’un Mutluluk isimli romanı. Her iki eserin de çevirmeni Olga de Lebedev, Osmanlı okurları tarafından bilinen adıyla Madam Gülnar. Bu iki çeviri hem anlatım tarzıyla, hem de dildeki müziği yakalama konusunda Türk diline yapılmış en harika çevirilerdendir demek ancak hakikati teslim etmek olur.

Yeni Şafak ve
04:00 - 11/04/2018 Çarşamba
Güncelleme: 04:39 - 11/04/2018 Çarşamba
Yeni Şafak
Olga de Lebedev, Osmanlı okurları tarafından bilinen adıyla Madam Gülnar.
Olga de Lebedev, Osmanlı okurları tarafından bilinen adıyla Madam Gülnar.
ZÜLAL YENİLMEZ

Rus edebiyatının iki büyük isminin kaleme aldığı ve çevirisi geçtiğimiz günlerde yayımlanan iki eserin çevirmeninden kaynaklanan uzun bir hikâyesi var. Hikâyesinin uzunluğu, birbirinden çok farklı zaman ve mekânlarda edebiyata nüfuz etmiş isimleri bir araya getirmesinden kaynaklanıyor. Bu eserden ilki Lermontov’un Demon yani İblis şiirinin roman versiyonu, diğeri de Tolstoy’un Mutluluk isimli romanı. Her iki eserin de çevirmeni Olga de Lebedev, Osmanlı okurları tarafından bilinen adıyla Madam Gülnar. Onun Osmanlı kültür dünyasına adım atması Ahmed Mithat Efendi’yle tanışmasıyla başlıyor.

OSMANLI OKURLARI RUSLARI TANIYACAK

İlk çeviri Rus şair Lermontov’un İblis’i. Lermontov, Kafkas coğrafyasıyla hemhal olurken yazdığı Demon yani İblis adlı uzun şiirini, 1841 yılında tamamlar. Bu seçkin eser ancak yarım asır sonra kaderin enteresan bir tecellisiyle Ahmed Midhat’ın Tercüman-ı Hakikat’inde Madam Gülnar’ın roman tarzında tercüme edilmesiyle Osmanlı okurlarıyla buluşur. Hikâye şöyle başlıyor: 1889’da II. Abdülhamid tarafından VIII. Milletlerarası Müsteşrikler Kongresi’ne Osmanlıyı temsilen katılmakla görevlendirilen Ahmed Midhat kongrenin yapıldığı Stockholm yolculuğunda “sekiz dokuz dil bilen”, hem doğu hem de batı kültürüne aşina bir “madam” ile tanışır. Uzunca bir sohbetten sonra ismini sorduğu bu Avrupalı hanımdan “Gülnar” cevabını alınca çok şaşırır. Sohbetlerinin devamında bu kültürlü hanımın Olga de Lebedev isimli bir Rus yazarı olduğunu ve Fransız bir kontla evlendikten sonra Kazan şehrine yerleşerek orada yaşadığını öğrenir. “Madam”ın Osmanlı medeniyetine olan hayranlığı nedeniyle kendisini Gülnar diye tanıttığını anladığı anda ise Ahmed Midhat’ın şaşkınlığı hayranlığa dönüşür. Bu karşılaşma Madam Gülnar’ı Tercüman-ı Hakikat’in yazarları arasına sokacak ve onun imzasıyla Osmanlı okurları Puşkin’den başlayarak Rus edebiyatıyla tanışacaklardır. Demon yani İblis 1891’de önce tefrika edilir, ardından kitap olarak yayımlanır. Madam Gülnar’ın Türkçeye olan hâkimiyeti okuyanlar arasında hayranlık uyandırır ki bu hayranlık bizce bugün daha çok geçerlidir.


Madam Gülnar’ın imzasını taşıyan ikinci çeviri Tolstoy’dan, Mutluluk isimli bir roman. Bu çeviri de gene ilk önce Tercüman-ı Hakikat’ta tefrika edilirek Osmanlı okuruyla buluşur, sonrada kitap olarak yayımlanır.

Madam Gülnar Tolstoy’dan yaptığı bu eserin takdim yazısında şöyle diyor: “Bu müellifin kalbî muhakemesi gayet dikkatli, en gizli duyguları tasviri ziyadesiyle doğru, tabii davranışları anlatımı son derece güzel ve dikkat çekici olduğundan, eserlerini inceleyenler şahısları ve manzaraları her hissiyle, her noktasıyla tanır gibi olurlar. Bu küçük roman onu okumaya tenezzül buyuracak olanlara özellikle evlenmiş her genç kadın ve erkeğe anlatacaktır ki; geçimlerinde kötü bir anlayış, samimi olmama, affetmeme, müsamaha göstermeme bütün ömre tesir eden kötü neticelere sebep olur. Böyle bir durumda hayatın tadı insanı doyurmaz, onu zehirler. Bununla birlikte okuyucular bu romanla, içinde bulundukları veya bulunacakları hayatın en ince çizgilerini bile göreceklerdir. Diğer bir tabirle ailede mutluluk denilen ve insanları hayatın iyilik, güzellik ve nimetlerinden faydalandırıp aile münasebetlerinde varlığı lüzumlu olan kalbî muhabbetin bozulmadan korunmasını temin eden dirlik sebeplerini ortaya koyan ve düşüne düşüne anlamayı sağlayacak bir eserdir inancındayım.”

Bu iki çeviri hem anlatım tarzıyla, hem de dildeki müziği yakalama konusunda Türk diline yapılmış en harika çevirilerdendir demek ancak hakikati teslim etmek olur. Öyle ki duygusu güçlü iki metni oldukça yalın kelimeler düzeneğinde o duyguyu hissettirerek okuyucuya ulaştırmak bu iki çevirinin ortak başarısı.


Yaptığı çevirilerden adeta Türk dilini, onu içten hissetmiş ve özümsemiş biri olduğu anlaşılan Madam Gülnar’ın hayatı edebiyata adanmış bir hayat. 1854 doğumlu. Fransız bir asilzade olan eşi Kont Lebedev’in işleri nedeniyle Kazan’a yerleşir. Burada Tatarlarla olan iletişimi nedeniyle Tatarcayı ve Osmanlı Türkçesini öğrenir. Kazan Üniversitesi’ni bitiren Madam Gülnar, Kazanlı âlim Kayyûm Nâsırî vasıtasıyla şarkiyatçılık eğitimi alır. Altı çocuk annesi olmasına rağmen Almanca, İngilizce, Fransızca, Tatarca, Osmanlıca, Arapça, Farsça ve hatta Sanskritçe öğrenir. Batı ve İslam edebiyatlarında derinleşerek başta anadili Rusça olmak üzere pek çok dilde seçkin bir yazar haline gelir. Kabusname’yi Rusçaya, Rus edebiyatından da Türkçeye çeviriler yapar. 1890’da Ahmed Midhat’ın davetiyle İstanbul’a geldikten sonra Tercüman-ı Hakikat gazetesinde pek çok telif ve çevirisi yayınlanır. Anadili seviyesinde hâkim olduğu Türkçe eserleri nedeniyle Sultan II. Abdülhamid tarafından kendisine ikinci rütbeden Şefkat Nişanı verilir. Doğu edebiyatları üzerine yaptığı antoloji çalışmalarıyla pek çok Avrupa ülkesinde tanınan Madam Gülnar, Paris, Roma, Hamburg ve Cezayir’deki müsteşrikler kongrelerine katılan bir isimdir artık. Bir yandan da İsmail Gaspıralı’nın yayınladığı Tercüman gazetesinde yazılar yayımlamaktadır. Ahmed Midhat, Fatma Aliye Hanım, Şair Nigâr Hanım gibi birçok yazarın mektuplarına ve eserlerine konu olan Madam Gülnar 1911 tarihine kadar Türk edebiyatında etkili bir isim olarak kalır. Bu tarihten sonra Madam Gülnar’ın hikâyesini devam ettirebileceğimiz bir veri kaynaklarda bulunmamaktadır.

Aslında oldukça özetlediğimiz bu iki çevirinin hikâyesi burada da bitmiyor. Lermontov ve Tolstoy’dan Madam Gülnar’a, Rusçadan Türkçeye Ahmed Midhat vasıtasıyla ulaşan bu eserin yaşadığı serüvenin son bir parçası daha var: O da eserin son olarak Büyüyenay Yayınları’na katılması.

İblis’i Semih Doğan, Mutluluk romanını İlknur Kirenci yayına hazırlamışlar. Her iki çalışma da Türkçenin letafetini, dilimizin aslında ne kadar güzel bir dil olduğunu hissettiren aynı zamanda da bugünkü konuşma ve yazı dilimizin ne hale geldiğini farkettiren çalışmalar.

#İblis
#Lermontov’un İblis Şiirinin Romanı
#Mutluluk
6 yıl önce