|

BRICS'te Türkiye etkisi

Güney Afrika BRICS zirvesinde görüldü ki sorun Türkiye-Batı, Türkiye-ABD sorunu değildir. Sorun, küresel bir sorundur ve Dünya uluslararası sistemin sorunlara karşı çözümsüz kalması karşısında memnuniyetsizdir. Üstelik son dönemde Trump’ın mevcut politikaları nedeniyle bildiğimiz Batı da, Kuzey de arkadan da olsa, geç de olsa memnuniyetsizler kervanına katılmıştır.

Yeni Şafak
04:00 - 31/07/2018 Salı
Güncelleme: 04:06 - 31/07/2018 Salı
Yeni Şafak
Güney Afrika'da temaslarını sürdüren Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, BRICS Zirvesi'ne katılım sağlayan liderlerle aile fotoğrafı çekimine katıldı.
Güney Afrika'da temaslarını sürdüren Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, BRICS Zirvesi'ne katılım sağlayan liderlerle aile fotoğrafı çekimine katıldı.
Prof. Dr. Nurşin Ateşoğlu Güney -
Bahçeşehir Kıbrıs Üniversitesi İİSBF Dekanı/ CEMES Başkanı

İkinci Dünya Savaşı sonunda kurulan Batı menşeili kurumların ciddi bir kriz içine girdiği bu günlerde Türkiye uzun bir zamandır çok taraflı bir dış politika izlemek suretiyle bu jeo-politik kırılganlığın yaratabileceği her türlü zararı bertaraf etmeye çalışmakta. Bu bağlamda saha ve diplomasinin gereklerini kendi gücü nispetinde realist bir biçimde yerine getirerek dış politika uygulamasını fevkalade bir uyum içinde icra ediyor. Ankara bölgemizdeki büyük güçler rekabetinin iktisadi ve siyasi negatif yansımalarını savuştururken, çok taraflı dengeleme siyasetini sık sık kullanıyor ve hiçbir gücü diğerine tercih etmeyerek yoluna devam etmekte kararlı görünüyor.

Bu bağlamda, Türkiye tıpkı enerji ve savunma sanayiinde başvurduğu kaynak çeşitliği yöntemini dış politikada uygulayarak- Latin Amerika, Afrika v.b. açılımında da görüldüğü üzere- çok taraflı dış politika uygulamasını sürdürüyor. İyi olan şey, Ankara’nın bu realist politikasının meyvelerini özellikle kriz dönemlerinde topluyor olması. Nitekim Türkiye’nin ABD ile siyasi ve iktisadi alanda yaşamakta olduğu çeşitli sorunlar esnasında uyguladığı dengeleme siyasetinin önemli çıktılarının- Astana süreci gibi veyahut Çin ile mutabık kalınan yeni 3.6 milyarlık kredi imkanı gibi- Ankara’ya nefes aldırdığı bir gerçek. İşte, oluşmakta olan bu yeni Dünya’da ve tabii ki alternatif olarak öne çıkan bölgesel-küresel kurumlarda Türkiye’nin görünür olması oldukça dikkat çekici ve realist politikanın devamı bir durum. Dolayısıyla İslam İşbirliği Teşkilatı’nın dönem başkanı olması sıfatıyla Ankara’nın özel bir davetle Güney Afrika’daki BRICS zirvesine davet edilmesi de bir tesadüf değil. Bu özel daveti hızlandıran birçok husus var: Öncelikle Türkiye yükselen bir ekonomi, uluslararası sistemde daima çok taraflılığı önceleyen bir aktör ve dolayısıyla Dünya’da adil ve eşit paylaşım ile düzeni savunan bir ülke.

ERDOĞAN’DAN DİKKAT ÇEKEN ÖNERİ

Zaten BRICS toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2018 zirvesinin ruhuna da hâkim olan çok taraflılık, daha adil ve daha eşit bir dünya düzeni isteğini hem Türkiye’yi hem de İİT’yi temsillen dillendirdi. Erdoğan, Dünya’nın sancılı bir dönemden geçtiğini ifade ettikten sonra bu durumla baş edebilmek için yapılması gerekenleri de belirli, somut ve önemli öneriler çerçevesinde dile getirdi. Erdoğan’ın bu bağlamda gündeme taşıdığı ilk önerisi; daha adil, daha tarafsız yeni bir uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu oluşturma fikriydi. Bu konunun önemini Türkiye geçtiğimiz bir sene içinde tamamen siyasi nedenlerle hareket eden Batılı kredi derecelendirme kuruluşlarının Ankara’nın kredi notunu birkaç kez tamamen keyfi biçimde düşürmesi sırasında tecrübe etmişti. Dolayısıyla, Batının yaptırım ve finansal baskısıyla sık sık karşılaşan BRICS üyesi ülkeleri için de Erdoğan’ın yapmış olduğu bu öneri göz ardı edilmeyecek bir fırsattır. Gene Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın BRICS ülkelerine enerji alanında daha yoğun işbirliği teklifinde bulunması, belirli bölgelerde rakipleri karşısında ABD’nin tekel olmasını önceleyen Trump’un gaz politikası karşısında, ciddiye alınması gereken bir teklif. Özellikle, bir süredir Trump’un hedefinde olan hidro-karbon ithalatçısı Rusya’nın Avrupa pazarını ABD’ye kaptırmamak için bu teklifi değerlendirmek isteyeceğini iddia edebiliriz. Keza, BRICS içinde enerji güvenlik denkleminin tüketici yanında yer alan Hindistan ve Çin gibi ülkelerin de artan enerji tüketimleri karşısında enerji işbirliği fikrine sıcak bakacaklarını söylersek yanılmış olmayız. Benzer şekilde Erdoğan’ın Afrika kalkınma girişimlerinin desteklenmesi meselesiyle ilgili olarak söyledikleri de önemliydi. Zirvede İslam Kalkınma Bankası ile yeni kurulmuş olan BRICS Kalkınma Bankası arasında bir işbirliği mekanizması kurulması yönündeki öneri hem Afrika ana temalı 10. BRICS zirvesinin gündemiyle uyuşuyordu, hem de Türkiye’nin bir süredir devam ettirdiği ilişkiler çeşitlendirip yeni coğrafyalarla yeni diplomatik bağlar geliştirme isteğiyle uyumluydu. Kısaca BRICS’in gündemi Türkiye’ye, Türkiye’nin gündemi BRICS’e uydu.

MEMNUNİYETSİZLER, YENİ DÜNYA VE TÜRKİYE

Cumhurbaşkanı Erdoğan BRİCS zirvesi sonunda yaptığı konuşmada, Dünya’da son yıllarda yaşanan savaşların ve terör eylemlerinin, ekonomik krizler ile doğal afetlerin insanlık üzerinde açtığı yaralara dikkat çekmiş ve sonra da mevcut küresel sistemi sadece mutlu bir azınlığın haklarını garanti ettiği için eleştirmiş ve bu durumun devamını sağlayan sistemin günümüz koşullarına göre değişmesi gerektiğine dikkat çekmişti. Bu bağlamda, bir süredir Cumhurbaşkanımızın Batı menşeili kurumlardaki temsil ve kaynakların dengesiz paylaşımına vurgu yaptığı biliniyor, Güney Afrika BRICS zirvesinde görüldü ki sorun Türkiye-Batı, Türkiye-ABD sorunu değildir. Sorun, küresel bir sorundur ve Dünya uluslararası sistemin sorunlara karşı çözümsüz kalması karşısında memnuniyetsizdir. Üstelik son dönemde Trump’ın mevcut politikaları nedeniyle bildiğimiz Batı da, Kuzey de arkadan da olsa, geç de olsa memnuniyetsizler kervanına katılmıştır. Trump Amerikası’nın zarar verdiği uluslararası sistemde rasyonel akla sahip olan ülkelerin birer birer Batı dışındaki yükselen kurumlarda boy göstererek en azından yumuşak dengeleme (soft balancing) politikası izlemesi kaçınılmazdır.

Yeni bir dünyaya ihtiyaç var, daha iyi bir dünyaya ihtiyaç var; ancak henüz dünya kararını vermedi. Şu anda ABD’nin haydutvari mevcut politikalarına karşı panzehir aranıyor. Uluslararası sistemde yaşanagelen deprem ve sonrasında artçılar da atlatılana kadar-yani yeni bir dünya kurulana kadar-Türkiye’nin bu kaotik ortamda Batı ile Doğu / Kuzey ile Güney arasında kilit ve dengeleyici bir rol oynamaya devam edeceğini, tüm platformları kullanacağını ve çok yönlü/çok taraflı mevcut dış politikasının bu realist zemine oturacağını söylersek, yanılmayız.

#​Güney Afrika
#Türkiye
6 yıl önce