|

Bizim için de Erdoğan’la devam

Türkiye Cumhuriyeti, hem dünyadaki Müslümanlar açısından hem demokrasi ve hürriyet açısından, çok önemlidir. Fakat bize göre daha önemli olan başımız dik olarak geçmişimiz ile barışık bir şekilde dünya insanına ab-ı hayat vermeye en güçlü aday olduğumuza kendimizin inanması ve aşağılık komplekslerinden kendimizi kurtarmaktır. İşte Recep Tayyip Erdoğan, dünyaya bu konuda bizim de var ve belirli değerlere sahip olduğumuzu haber vermiştir.

Yeni Şafak ve
04:00 - 18/05/2018 Cuma
Güncelleme: 03:17 - 18/05/2018 Cuma
Yeni Şafak
Gündem
Gündem
Prof. Dr. Metin İZETİ / Prof. Dr. Adnan İSMAİLİ

Tarihte birçok ilim ve devlet adamı, değişmenin kaçınılmaz ve gerekli olduğunu bilmesine rağmen, toplumun baskısıyla karşılaşmamak için değişememiş ve değiştirememişdir. İyi ama, değişme uzun vadeli başarının birinci kademesi olduğunu hepimiz bilmekteyiz. Tarihte önemli gelişmelerden hiçbiri müsbete doğru değişme yaşanmadan elde edilememiştir. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hal-i hazırdaki dünya sâhasında değişmeye ve gelişmeye doğru sağlam ve sarsılmaz iradeyi içeren bir çizgi sergilemektedir; daha doğrusu, bu çizginin en önemli unsuru doğu ile batı arasındaki üstün olma ile aşağı olma anlayışının ortadan kaldırılmasında kendini göstermektedir. Onun iradesi bu ayırımdan rahatsız olup hırslı bir şekilde değişimin taraftarı olmaktadır. Niçe’nin dediği gibi: ... o, mevcud uyuşuklukdan haz almamakta ve topluma daha iyiyi yerleştirmek için sıkıntıya meydan okumakta.

Toplumsal değişim ve gelişimler, ki Erdoğan’ın siyaset felsefesi zemininde sadece Türkiye ile ilgili değil, insanlığın tamamını alakadar etmektedir, hürriyete ve insanın yaratıcılık olgusuna dayanmaktadır. Sadece bu iki şeyde insanın dehası ortaya çıkabilmektedir. Fakat eğer bu hürriyet mevcud değilse, o zaman insanın trajedisi ile karşı karşıya kalmaktayız. Değişim ve gelişim ancak hareket, düşünce ve yaratıcılık arasında doğru çizginin kurulmasıyla elde edilebilmekte. Daha doğrusu, fosilleşmiş düşünce gerici faaliyetler ve toplumsal arızalar ortaya çıkarmaktadır.

COĞRAFİ SINIRLARI AŞTI

Son dönemde Türkiye Cumhuriyeti ve Recep Tayyip Erdoğan gelenek ve modernite engellerini ortadan kaldırarak belirli değerler sistemi ortaya atmakta ve onları toplumsal alanda tatbik etmeye cesaretle çalışmaktadır. İyi ama karşı tarafın akıl almaz ve hür düşünen hiçbir insanın anlayamayacağı bir baskısı ile karşı karşıya kalmaktadır. Batı’daki belirli çevrelerden neşr ile dayatılan Avrupa merkezli düşünce sistemi kendi içinde başarılı olamamış ve son yüzyılda birkaç defa insanlığın huzurunu bozmuştur.

Fakat, Erdoğan baskılardan haberdar ve bilinçli şekilde sistematik engelleri aşmak için kararlılığını devam ettirdi ve son dönemde de görüldüğü gibi devam ettirmektedir. Bu kararlılık, son dönemde insanlığa zarar veren ancak belirli merkezlerin çıkarına göre olan, üstün olma idealini yıkıp coğrafik sınırları olmayan bir hürriyet ortaya koymak yolunda devam etmektedir. Aynı zamanda dünyada olgu ve olaylar hakkında sadece algıyı değil içeriği de değiştirmek yolunda küçümsenemez adımlar atıldı. Bundan hareketler, semboller, bilgiler, nazariyeler, tutumlar, sadece fonksiyonları açısından değil içeriği açısından da değerlendirilmesi gerektiği anlayışı kararlılıkla ortaya koyuldu.

Biz Müslümanların, dünyanın her tarafında uzun zamandır uğradığımız zulüm ve zulme yataklık etme hareketleri, geçen iki asrın en ağır baskılarından başlayın da soykırım ve İslamofobi bastırmalarına kadar, hepsi sadece Müslümanların şahsi egosunu yıkmak, nereden olursa olsun insanı yaşatmak felsefesinin pragmatik sistemini yıkmaya yönelmiştir. Bu çalışma sistemi yıkıldığı anda onların kaosu tertip/nizam olarak gösterildi, bizim tertip/nizam ise her zaman kaos gibi öne çıkarıldı. Bu süreçteki en önemli zararlardan birisi, hiç şüphesiz Müslümanların hürriyetin ağırlığından serbest bırakılmasıdır. Ne demektir, bilir misiniz, hürriyetin ağırlığından serbest kalmak? Biliyorsunuz fakat biz de söyleyeyim: Köle olmak demektir. Kölelik, üzerinde güçlü bir rejimin olduğunu düşünmek değil, kendi gücüne güvenmemek ve değişimi başkasından beklemek anlayışıdır.

AŞAĞILIK KOMPLEKSİNDEN KURTULALIM

Recep Tayyip Erdoğan yönetimindeki mevcud Türkiye Cumhuriyeti dünyada bağımsız hareket edebilen ve şanı olan bir devlet haline gelmiştir. Bütün aşağılık kompleksleri ortadan kalkmış ve esas şecere etrafında hak edilen haysiyet iâde edilmiştir. Tabii ki burada unutulmaması gereken hususlardan biri de devletin sınırları içerisindeki alt yapı ve toplumsal organizasyondur. Türkiye Cumhuriyeti sadece bu dönemde Türkiye dışındakilerin haklarını korumak, onlara yardımcı olmayı düşünmüştür. Sadece bu dönemde biz Arnavutlar, uluslararası boyutta Türkiye’den destek almış ve yardım edilmişizdir.

Bu açıdan baktığımızda, Türkiye Cumhuriyeti, hem dünyadaki Müslümanlar açısından hem demokrasi ve hürriyet açısından, çok önemlidir. Fakat bize göre daha önemlisi, başımız dik olarak geçmişimiz ile barışık şekilde dünya insanına ab-ı hayat vermeye en güçlü aday olduğumuza kendimizin inanması ve aşağılık komplekslerinden kendimizi kurtarmaktır. İşte Recep Tayyip Erdoğan, dünyaya bu konuda bizim de var ve belirli değerlere sahip olduğumuzu haber vermiştir.

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı dünyada İslâm ve Müslümanları gölgeye düşürüp aşağılık kompleksini besleyen ve diğer taraftan da teröre baş vurup Müslümanların imajını yıkan, Müslümanların arasındaki paraorganizmalara da karşı gelmiştir. Müslümanların dünyada ayakta kalabilmesi için iyinin ve iyilerin desteklenmesi gerektiğini savunup, ontolojik, epistemolojik, etik ve aksiolojik platformlarımızı pragmatik bir şekilde ortaya atıp insan oğlunun susuzluğunu gidermemiz gerektiğini ön planda tutmuştur.

Türkiye Cumhuriyeti, son dönemde, sadece müslüman toplumların deformasyonlarını değil aynı zamanda müslümanlara karşı yöneltilen islamofobya ve “ontolojik üstünlük” düşüncelerine de şiddetle karşı çıkmıştır.

Sadece Türkiye için değil dünya müslümanların tamamı için önemli olan, bu dönemde, çünkü islam ve müslümanlar rölativize edilmeye çalışılmaktadır, Türk seçmenin bu olaylara kimin karşı çıkabileceğini düşünüp, kimin dünyada müslümanlara yağdırılan haksızlıklara ‘dur’ diyebileceğini göz önüne alıp oy kulanması gerektiğini düşünüyorum. Herkes kendi yaptıklarından sorumlu olacaktır, fakat sorumsuz ve derin düşüncesiz yapılan hareketlerin sonuçlarını sadece belirli şahıslar değil toplumun tamamı ve gelecek nesiller de üzerinde hissedecektir.

Biz, subjektiflikle itham edilebileceğimizin farkında olarak, fakat her zaman inandığımız gerçeği söylemeyi şiar edindiğimizden, diyoruz:

Recep Tayyip Erdoğan’ın, Türkiyenin dünya müslümanları açısından merkez kabul edilme imajını korumaya ve geliştirmeye hem kapasitesi hem ahlâkı vardır.

Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’de ve dışında mevcud müsbet akıl potansiyelini biraraya toplayıp Türkiye ve dünya insanının medeniyet, kültür ve estetik açıdan gelişmesini sağlayabilir.

Recep Tayyip Erdoğan Türkiye’nin ve İslam dünyasının altyapısını düzeltebilecek güce sahiptir. Kanaatimizce bu platform sadece Türkiye’de değil dünyanın birçok yerinde iyi bir örnek teşkil edecektir.

Recep Tayyip Erdoğan ve bu düşünce tarzı Türkiye’ye her zamandan daha çok bugün lazımdır; bu nedenle, Türkiye’deki seçmen ahlâkı bu değerlerin seçilmesine yönelmesi gerektiğine inanmaktayız.

Ve bizim için de, Erdoğan’la devâm edin...

#Cumhurbaşkanı Erdoğan
#Seçim
6 yıl önce