|

BAE ve Suud’un yeni Esed planı

Yeni Şafak
04:00 - 3/12/2018 Pazartesi
Güncelleme: 02:31 - 3/12/2018 Pazartesi
Yeni Şafak
Gündem
Gündem
Kamal Alam – Askeri tarih uzmanı

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), geçen hafta, Şam’daki elçiliğini yeniden açmayı ve Suriye ile bütün ilişkilerini yeniden canlandırmak için görüşmelerin sürdüğünü açıkladı.

Ürdün-Suriye sınırındaki Nasib sınır kapısının açılmasıyla, savaşın başından bu yana Suriye ilk defa Türkiye’yi Ürdün’e bağlayan bir geçiş yoluna sahip oldu.

Aynı zamanda İsrail de, işgal altında tuttuğu Golan Tepeleri’nde bulunan Kuneytra sınır kapısını dört yıl kapalı tuttuktan sonra Şam yönetimine devretti.

Bu sadece tüm yolların Şam’a çıkması değil. Bir yandan, bölgedeki en güçlü Arap aktörlerin, Suriye Cumhurbaşkanı Beşşar Esed ile bir ilişki kurmak için sessiz ancak stratejik bir şekilde değişmesidir.

Örneğin, Suriye rejim destekçisi haber sitesi al-Masdar’a göre, Suudi Arabistan ve Suriye, siyasi bir uzlaşmaya varmak için BAE aracılığıyla gizli iletişim yolları üzerinden görüşmeler sürdürüyor.

İRONİK GELİŞME

İronik bir gelişmeyle, BAE, Mısır, Bahreyn ve Kuveyt birden Suriye ile ilişkileri güçlendirmenin gerekliliğini fark ettiler ve Doğu Akdeniz Bölgesi’ndeki ilişkilerde artan İran ve Türkiye kontrolüne karşı denge ağırlığı halini aldılar.

Son birkaç haftadır manşetler Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayeti ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın kalıcılığı ile ilgili haberlerle kaplanmışken, Şam, sessiz ama stratejik bir biçimde, kilit Arap ülkeleriyle kayıplarını telafi ediyordu.

Yedi yıl önce, dönemin Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ve eski İsrail Başbakanı Ehud Barak gibiler tarafından başarısız görülen Şam, şimdilerde sessiz bir biçimde Ortadoğu’daki stratejik geçitlerin kontrolü için kendisini bölgesel mücadelede önemli bir hakem olarak yeniden konumlandırıyor.

BAE, Bahreyn ve Mısır yetkililerinin yaptığı son açıklamalarda, Suriye’yi Türkiye ve İran’dan uzaklaştırmak için, “Arap meselesi” olarak özellikle belirtilmiştir. Bu görüş şöyle devam eder: Ancak Şam ile sıkı bağlar kurulursa, Tahran ve Ankara ile denge sağlanması mümkün olabilir.

Yedi yıldır sürdürülen Esed ve Suriye’yi izole etme politikası, Arap davasına hiç yardımcı olmadı ve üstelik Türklerin ve İranlıların Suriye üzerinde daha güçlü bir etki kurmasının önünü açtı.

ESED’İN DÖNÜŞÜ

Geçtiğimiz eylül, Suriye ve Bahreyn dışişleri bakanlarının Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’ndaki fazlasıyla sıcak tokalaşması üzerine çok sayıda medya tartışması yaşandı ve abartılı haberler yazıldı. Bu açık sahiplenme ve kucaklaşmayı, Bahreyn Dışişleri Bakanı’nın, Suriyeli mevkidaşını “kardeş” olarak nitelendirmesi izledi. Ve böylece Arap ülkeleri, Suriye ile çalışmaya hazırdı.

Birkaç ay önce Birleşik Arap Emirlikleri Dışişleri Bakanı Enver Gargaş, bir röportajında, Suriye’yi Arap Birliği’nden atmanın bir hata olduğunu ve Arap dünyasının Şam ile derhal çalışması gerektiğini söyledi. Bu ayın başlarında, Esed de, çatışma başladığından bu yana ilk defa bir Körfez gazetesine röportaj verdi. Kuveyt gazetesi Al-Shahed’e konuşan Esed, Suriye’nin önceden kendilerine karşı olan Körfez ve Arap ülkeleriyle yeni bir anlayış seviyesine ulaştığını söyledi.

Esed’in röportajını, önde gelen bir Kuveytli yazarın öncülük ettiği, “Suriye hükümetinin mültecileri eve geri döndürme girişimini destekleme gerekliliği” konusunda sempatik bir başyazı izledi.

Umman, savaş boyunca Şam ile yakın ilişkilerini sürdürdü ve yakın zamanda önemli ekonomik anlaşmalara imza attı.

Neredeyse bütün Arap ülkelerinde görev yapmış ve Suudi Arabistan ile iyi ilişkilere sahip deneyimli bir Hint diplomat, bazı röportajlarında, Esed’in zaferini tanıma ve İran’ı Suriye’den çıkarma karşılığında Suudi Arabistan’a Esed yönetimini kabul etme çağrısı yaparak Suudi Veliaht Prensi’nin, Esed’e nasıl razı olduğunu gösterdiğini yazdı.

İşte burada, Kaşıkçı meselesi sonrası oluşan son karmaşada Şam’ın gelecekte ne rol alacağına dair bir ipucu bulunuyor. Suud ve Emirlikler’in önerilerinin iki amacı var: Birincisi, Suriye’de İran’ın ayak izlerini silmek. İkinci olarak Katar ve Türkiye’nin, Şam ile ilişkilerdeki hiyerarşide Riyad ve Abu Dabi’nin önüne geçmeyeceğinden emin olmak.

Muhtelif muharebe alanlarını kontrol etmeye yönelik Körfez savaşları Şam, Kahire ve Bağdat gibi kritik Arap başkentlerinde Arap olmayan aktörlerin rolünü sorgulamaya açmıştır. BAE ve Suudi Arabistan, şu anda Türkiye ve İran’ın Ortadoğu’daki bölgesel liderler olduğu gerçeğinden nefret ediyorlar.

JEOPOLİTİK Mİ İDEOLOJİK Mİ?

Suudi Arabistan ve BAE’nin Katar ile atışması, şimdilerde, İran ve Rusya üzerinde yeni oluşturduğu etkiden yararlanmanın yollarını arayan yeniden dirilen bir Türkiye’yi de içeriyor. Suudiler, aynı zamanda, Türk ordusunun Katar’dan çıkmasını istediklerini açıkça belirttiler.

BAE- Mısır ekseni, Gazze’de olduğu kadar Libya’da da Türkiye- Katar eksenine karşı yoğun bir çalışma içinde. BAE’liler, Kuveytliler ve Bahreynliler, açık bir biçimde Suriyelileri Arap kardeşleri olarak nitelendirdi ve Türk ve İranlılar gibi Arap olmayanların dışarda tutulması gerektiğini belirttiler.

Bu açıklamalar, Şam’ı, onların bir köşede bekleyen yeni müttefiki yaptı.

Aynı zamanda, son yapılan Katar- Rus enerji anlaşması, Doha’nın Rus savunma anlaşmaları ve Akdeniz’den Karadeniz’e kadar enerji iş birliği karşılığında Esed’i kabul etmekten mutluluk duyacağının işaretlerini de barındırdığı için, Emirlikler’in ve Suudilerin ekonomik çıkarlarına bir tehdit olarak görüldü.

En büyük Arap ordularına sahip Mısır ve Cezayir, her zaman Esed’in destekçisi olmuşlardı ve son zamanlarda da Şam’a askeri ve ekonomik destek sağladılar. Suudiler ve BAE’nin Esed’i benimsemesi ister jeopolitik, ister İran, Türkiye ve Katar’ı dışarda tutmak için ideolojik amaçlı olsun. Bunların hepsi, Suriye’nin ekmeğine yağ sürüyor.

Bu durum, Refik Hariri’nin 2005 yılında Lübnan’da öldürülmesinden sonra eski Suudi Arabistan Kralı Abdullah ve Esed arasındaki uzlaşmadan farklı değil. Daha önce de olduğu gibi, Suudiler, bölgede artan İran ve Türk etkisiyle mücadele etmek için Şam’a karşı olan düşmanlıklarını bir kenara kaldırdılar.

Ve her şeye rağmen, bu yıl başlarına kadar Esed’e karşı savaşan muhaliflere hayati destek sağlayan gizli operasyonlar komuta merkezine ev sahipliği yapan en muhalif bölgesel ülke olan Ürdün, Amman’da bir tavır değişikliğine işaret eden bir kararla Suriye ile sınır geçişlerini yeniden başlattı. Esed ve Şam, Arap yakasına yakın zamanda geri dönmek için hazır.

*Bu yazı ilk olarak 19 Kasım 2018 tarihinde Middle East Eye’ın internet sitesinde yayınlanmıştır.

** Tercüme: Fatma Nur Aktaş

#Suriye
#Esed
#Türkiye
#Suudi Arabistan
5 yıl önce