|

ABD’nin 21. Yüzyıldaki silahı: Donald Troll

Amerika Birleşik Devletleri, 2. Dünya Savaşı sona ererken kullandığı atom bombası ile Soğuk Savaş’a 1-0 önde başlamıştı. Washington’un 2050 yılı büyük stratejik hedefleri için daha güçlü bir silah mı yoksa uzay yarışında akıllara gelmeyecek bir atak mı yapacağı sorularına yanıt aranırken sandıktan çıkan gizli silah şaka mı gerçek mi olduğu bir yıllık başkanlık performansı her gün sorgulanan Donald Trump oldu.

Yeni Şafak ve
04:00 - 13/01/2018 Cumartesi
Güncelleme: 10:20 - 13/01/2018 Cumartesi
Yeni Şafak
ABD Başkanı Donald Trump.
ABD Başkanı Donald Trump.

Türkiye, dahil pek çok ülkedeki siyaset bilimcileri, televizyon yorumcuları ve gazeteciler Cumhuriyetçi Parti içerisinde başkan adaylığı için yarışa girdiğinde onu, seçim sürecini eğlenceli hale getirecek bir figürden ibaret olarak gördü. Amerika Birleşik Devletleri’ndeki vaziyete New York ya da Hollywood merceğinden bakanlar için Trump gibi bir adayın Beyaz Saray’a seçilmesi hiçbir mümkünün kıyısında görülmüyordu.

Trump’ın başkanlık seçiminden 1 yıl öncesinden başlayarak TRT Türk’te yaptığım “Gündem Saati” programında ABD’nin 2008’deki ekonomik krizden sonra böyle bir başkana hazır olduğunu akademisyen konuklarımla defalarca tekrarladık. Ancak, seçimin ertesi sabahı dahi ortaya çıkan manzaraya yalnızca Türk basını değil, uluslararası basın da inanmaz durumdaydı. Amerikan otomotiv endüstrisinin merkezi Detroit’in ekonomik kriz nedeniyle hayalet kente dönüşmüş olması, veya Alabama eyaletindeki yolsuzluk ve altyapı sefaletinin Birleşmiş Milletler yetkililerini dahi şoke edecek boyutta olması gibi “Amerikan Rüyası”na uymayan gerçeklerin Trump’ı başkanlığa taşıdığını fark edenler sayıca azdı. Bu ekonomik ve sosyolojik gerçekleri hazmedemeyen ABD’deki egemen çevrelerin Trump’ın seçim zaferinde hala Rusya parmağı aramasının sebebini de belki Amerikan Rüyası’nın çöküşüyle yüzleşilmek istenmemesidir.

RED KİT’TEN AL HABERİ

Beyaz Saray’a adım attığı günden bu yana bir tür “Truman Şov” hissiyatı yaratan Donald Trump, geçen 1 yıldaki performansıyla Red Kit çizgi roman serisinin “Amerika İmparatoru” macerasını aratmayan icraatlar sergiledi. Bu macerada Red Kit, Meksika sınırındaki bir kasabada varlıklı bir sığır tüccarı iken kendisini Amerikan İmparatoru I. Smith ilan eden ve zararsız bir kaçık olarak görülen karakter ile mücadeleye girişir. Red Kit kasabanın şerifi, yargıçı ve gazete sahibini Smith’in tehlikeli olduğu konusunda uyardığında hafife alınır gazete sahibi “Smith’in fermanlarını yayınlamazsak gazete satmaz ki” cevabını verir yargıç ve şerif ise onu “tatlı bir kaçık ve batı tarihine çeşni veren değerli bir kişi” olarak tanımlarlar. Ancak olaylar onların beklediği gibi gelişmez ve I. Smith ciddi ciddi imparator olmaya soyunur.

Trump’ın, göreve başladığında hafife alınırken, bugün Kudüs’ten İslamabad’a kadar olan coğrafyada yeni savaşlar çıkarabilecek hamlelerine bakınca bir Amerika İmparatoru vakası ile karşı karşıya olduğumuz hissi ağır basıyor. Ancak Trump’ı, Red Kit’in I. Smith’i ile mukayese etmek küresel dengelerin karşı karşıya olduğu tehditleri küçümsemek olacaktır.

ABD’nin önde gelen jeopolitik uzmanlarından ve strateji kuruluşu STRATFOR’un eski başkanı George Friedman ve Meredith Friedman’ın 1996’da kaleme aldıkları ve Türkçe’ye “Savaşın Geleceği: 21. Yüzyılda Güç, Teknoloji ve Amerikan Dünya Egemenliği” ismiyle çevrilen kitaplarında ABD’nin küresel hakimiyetinde hassas güdümlü, hidrokarbon güçlü scramjet temelli, sesin 4 ila 8 katı hıza erişebilen füzelerin önemli rol oynayacağını yazmışlardı. Hipersonik füze teknolojisine ulaşmada Çin Halk Cumhuriyeti›ne karşı yürüttüğü yarışı geçen haftalarda kaybettiği netleşen Amerika Birleşik Devletleri›nin bugün çatışma ve istikrarsızlaştırma alanlarını genişletme hedeflerini Trump üzerinden bir “Canbaza Bak” operasyonu ile yürürlüğe koyduğunu ileri sürmek abartılı olmayacaktır. ABD belki hipersonik füzelere ulaşmakta geride kaldı ama sosyal medyayı ışık hızıyla kullanan Trump, twitteleri ile tüm hedeflerini şaşmaz bir isabetle vuruyor. Gerek müttefikleri, gerek rakipleri bugün Amerikan Başkanı’nın öngörülemez hamlelerine dair mesajları analiz etmek için twitter ekranlarını sürekli güncelliyorlar. Bu alışılmadık diplomasi metodunun dünyayı hazırlıksız yakaladı ve henüz bir savunma silahı geliştirmekte mümkün olmadı. Hipersonik füzeleri uydulara yerleştireceğiniz lazer silahları ile durdurabilirsiniz ama uluslararası toplum Trump’ın tvitlerinin yarattığı infiali durduracak bir silahı henüz edinemedi.

‘CANBAZA BAK’ PLANI

Uluslararası topluma, Washington’daki yerleşik düzen ile kavgalı, Beyaz Saray’a tesadüfen seçilmiş bir “egzantrik” olarak sunulan Trump karakterinin Kudüs, İran ve Pakistan’a dair dile getirdiği söylemler, yardımları kesme tehdit ve manevraları, Pentagon ve CIA’ya 1991’den bu yana hakim olan görüşlerle bir zıtlık içermediği gibi bayraktarlığını yapıyor. Tüm dünyanın gülümseyerek bir şaka gibi izlediği Trump ile Kuzey Kore lideri Kim Yong-Un arasında twitter üzerinden gelişen atışmaların taktik nükleer silahların kullanılabileceği bir çatışmaya dönüşmeyeceğinin garantisi var mı? Üstelik uzmanlar böyle bir ihtimalin her zamankinden daha güçlü olduğu yönünde uyarılar yaparken, bizler “iki ergenin neşeli çılgınlıkları” edasıyla vaziyeti takip etmekteyiz. Bugün Asya-Pasifik bölgesine eski Amerikan Başkanı Nixon’un nükleer çatışma tehlikesini bir nebze azaltan «Ping-pong Diplomasisi” değil, pinpon topu gidip gelen twitter mesajları hakim. Kuzey Kore açıklarındaki Amerikan donanma ve hava gücünün ulaştığı hacme baktığımızda, Trump’ın “egzantrik” sosyal medya mesajlarının Amerikan askeri bürokrasisinin hedefleri ile tam bir ahenk içerisinde olduğu açık.

Rusya ile Trump’ın yakın çevresi arasında seçim döneminde işbirliği olduğuna dair suçlamaları içeren çatışmanın ise bu “Canbaza Bak” projesinin bir parçası hatta sis perdesi olduğunu söylesek yanlış mı olur? Amerikan yönetiminin tepesinde bir kavga olduğu izlenimi yaratılır ve uluslararası kamuoyunda Trump’ın ne zaman görevden alınacağına dair spekülayonlar yaratılırken, topal ördek olarak nitelenen bir Amerikan Başkanı’nın Kudüs, İran ve Pakistan politikaları konusunda Amerikan askeri ve dış politika bürokrasinden hiçbir aykırı ses çıkmaması, hatta bu süreçte savrulan tehditlerde yarışa girişilmesi garip değil mi?

RUSYA İLE SÜRDÜRÜLEBİLİR GERİLİM STRATEJİSİ

Bu “Trump Tiyatrosu”nun gizlediği bir başka gelişme ise Rusya ile yaratılan ve sürdürülebilir hale getirilen gerilimle doğrudan bağlantılı. ABD yönetimi, Trump’ın Rusya ile bağlantısını bahane ederek başlatılan soruşturmaları gerekçe göstererek Rusya ile diyalogu minimize etmiş durumda. Ve eş zamanlı olarak orta menzilli balistik füzelere dair anlaşmaların Washington tarafından ihlal edildiğine dair haberler gelmekte. ABD savunma ve istihbarat bürokrasisi , Trump-Rusya ilişkisini bahane ederek 1986’da İzlanda’nın başkenti Reykjavik ve 1987’de Washington’daki Reagan-Gorbaçev zirvelerinde nükleer silahsızlanmaya dair elde edilen kazanımların altını sinsice oyuyor.

YENİ SAVAŞLARIN HAZIRLIĞI MI?

Ve tam Trump’a dair soru işaretleri ile ABD’nin Ortadoğu’dan Asya-Pasifik bölgesine kadar uzanan bölgedeki politikaları sorgulanırken ortaya çıkan bir kitap: “Ateş ve Öfke: Trump’ın Beyaz Sarayı’nın İçinden”. Gazeteci Michael Wolff’un, Trump’ın göreve gelmesinin 1. yıldönümünde yayınlanan bu kitabını okuyunca, Trump’ın azledilmesi bir yana, Beyaz Saray’ın kapısına bir ambulans ve hastabakıcıların dayanması ve deli gömleği giydirerek Amerikan Başkanı’nı en yakın kliniğe kapatmaları gerektiği sonucuna varabiliriz. Zehirlenme korkusuyla Beyaz Saray’da sürekli çizburger yiyen, gizli servis elemanları dahil kimsenin diş fırçasına dokunmasını istemeyen, rahatsız edilmeme gerekçesiyle kendisini odasına kilitleyen, seçimi kazandığı için eşi üzüntüden gözyaşlarına boğulan, başkan seçilmek için kızının kocasıyla beraber planlar yaptığı, çalışanlarından çocuk muamelesi gören bir kişinin başkanlık koltuğuna oturmasına ABD gibi devlet ve derin devlet geleneği olan bir ülkede izin verilmesi mümkün mü? Ya da kim ne için böyle bir “egzantrik” kişiliğin gerçekten Amerikan Başkanı olabileceğine inanmamızı bekliyor? Ve bu beklenti sırasında Amerikan yönetimi içerisinde ciddi bir kavga varmış izlenimi yaratılırken hangi yeni savaşların hazırlığı yapılıyor?

Gidişata bakarak bu soruların yanıtı almamızın pek uzun sürmeyeceğini söylemek mümkün. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda, Kudüs tasarısı oylanırken ABD aleyhinde oy kullanan ülkelere yöneltilen tehditlerin somuta dönüşmesi için uzun süre beklemeye gerek kalmayacaktır. Nitekim ABD yönetimi, Rusya ve Çin Halk Cumhuriyeti ile ulusal para birimleri üzerinden ticaret yapmaya yönelerek Amerikan dolarının hakimiyetine karşı çıkan ülkelere karşı ( Türkiye, İran ve Pakistan ilk sırada geliyor) tavrını artık gizleme gereği dahi duymuyor.

Bütün tuhaflıklarına rağmen belki tek başına Trump’ı değil ama Trump’ı sahneye sürerek uluslararası toplumu meşgul ederken yeni işgal, darbe ve savaş senaryolarını yazanları hafife almamakta fayda var.

1- Troll: internette huzur bozan, sağa sola sataşan, yoktan yere sıkıntı yaratan, sarkıntılık yapan, başkalarını tuzağa düşüren kullanıcılar. Trump örneğinde bunu dünyayı makaraya alan olarakda kullanabiliriz.

2- Egzantrik: Türk Dil Kurumu’na göre mecazi anlamda “ayrıksı”. Buradaki kullanımı ile varlıklı ancak akli dengesi güven vermeyen kişilere deli denemeyeceği için “egzantrik” sıfatı yerinde görülür.

#ABD
#Donald Trump
6 yıl önce