|

Osmanlı kadınlarından İstanbul'a miras

SALT’ın yeni sergisi “İşveren” kapsamında 15-20. yüzyıl arasında kadınlar tarafından inşa ettirilen yapıların haritası çıkarıldı. Cami, külliye, çeşme, hamam gibi 155 yapıyı tespit edip haritalandıran araştırmacı Firuzan Melike Sümertaş, “Bu çalışma bize iktidarın aslında kadın erkek ayırmadığını, kadının başka rollerinin olduğunu da gösteriyor. Kadınlar hayır yapıp, kentleşmede büyük rol oynamış” diyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 17/09/2017 Pazar
Güncelleme: 11:51 - 17/09/2017 Pazar
Yeni Şafak
İstanbul'un en güzel camilerinden Dolmabahçe Camii, Abdülmecit'in annesi Bezmi Alem Valide Sultan tarafından yaptırılmış.
İstanbul'un en güzel camilerinden Dolmabahçe Camii, Abdülmecit'in annesi Bezmi Alem Valide Sultan tarafından yaptırılmış.

SALT’ın yeni sergisi “İşveren” Osmanlı İstanbul’unda kadın banilerin yapı haritasını çıkardı. Bu haritada 15 ila 20’nci yüzyıl arasında kadınların baniliğinde İstanbul'da inşa, tamir ve ihya ettirilmiş yapıların nerelerde olduğu, ne tür işlevle kente nasıl yayıldığı gözler önüne seriliyor. Araştırmacı Firuzan Melike Sümertaş’ın çalışmasıyla oluşturulan haritalar dönemine ve bani tipine göre eşler, anneler, kardeş veya kız çocuklar, hanedan harici bölümleri olarak ayrılıyor. Fatih, Eyüp, Üsküdar, Eminönü, Beyoğlu gibi semtlerde yer alan toplam 155 cami, külliye, hamam, çeşme, mektep gibi yapılar tek haritada toplanıyor.


BUGÜNE ULAŞMAYAN YAPILAR

Bu yapılar arasında zamanla yok olan, zarar gören ve özgün yapısını kaybederek bugüne ulaşmayan Mihrişah Kadın Çeşmesi, Gülfem Hatun Külliyesi, Nevnihal Hatun Namazgahı, Haseki Hamamı, Daye Hatun Camii gibi yapılar da lokasyonlarıyla birlikte gösteriliyor. Araştırmacı Sümertaş, haritadaki yapıların hangi kadın tarafından yaptırıldığını anlatmaya çalıştıklarını söyledi. Sümertaş, yapıyı inşa ettirenin Valide Sultan olmasıyla, bir vezirin eşi ya da kızı olması arasında yapı ölçeğinde farklılıkların olduğunu, bu farklılığı mimarlık ürünleri üzerinden ölçümlediklerini belirtti.


DÖNÜŞÜMDE ETKİLİ OLDU

500 yıl boyunca Osmanlı’daki değişim ve dönüşümlerin yapılar üzerinde de karşılık bulduğuna dikkat çeken Sümertaş “Araştırma, İstanbul’un ilk alınışından cumhuriyete kadar süren bir dönemi kapsıyor. Osmanlı’da bu 500 yıl içinde iktidar tanımı, kendi ekonomik, siyasal kapasitesi ve İstanbul’un koşulları da değiştiği için yapıların etkinliği de değişiyor. 16’ncı yüzyılda yapı yaptıran bir kadın ile 19’uncu yüzyılda kadının mimarlık üretim koşulları aynı değil. 19’uncu yüzyıldaki yapılar belki daha görünür gelebilir ama ölçekleri daha küçüktür. Çünkü artık kent merkezinde inşa edilecek yer sayısı azalmaya başlıyor. Kentin dönüşümünden kaynaklı şeyler var” diyor.


HAYIR YAPIP İHTİYACI KARŞILAMIŞLAR

Bu yapılar arasında 15’inci yüzyılda küçük ölçekli camilerin, 16’ncı yüzyılda külliyelerin, 18’inci yüzyıldan itibaren çeşmelerin sayısında ciddi bir artış yaşandığını, 19’uncu yüzyılda ise şehrin merkezinde büyük ve ihtişamlı tek bir yapıya ağırlık verildiğini vurgulayan Sümertaş, şöyle devam ediyor: “Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u aldığında ilk politikası şehirleşme ve kentin bir başkent olarak inşası, büyümesiydi. O dönemden itibaren bütün hükümdarlar buranın bir başkent olduğunun ve buradaki nüfusun farkındaydılar. Tabi imparatorluğun geneline yayılan bir kentleşme söz konusuydu ama biz burada sadece İstanbul’u ele aldık. Bu yapıların yapılışının ana sebebi hayır faaliyetleriydi. Ama aynı zamanda kentleşmenin de bir parçasıydı. Çünkü bu tür varlıklı insanların kurduğu vakıflar aracılığıyla şehir kalkınıyordu. Halkın camiye ihtiyacı var ama aynı zamanda hamama, çeşmeye de ihtiyacı vardı. Yapıların zaman içinde dönüşmesinin arka planında böyle şeyler de var. Belli dönemlerde su getirebilmek önemli hale gelmiş. Kadınların su yolu inşa ettirdiklerini görüyoruz. Değişen ihtiyaçlara karşılık vermenin bir yolu bu. Tabi ki bunlar takdirle karşılanıyor. Dini ya da ahlaki açıdan baktığınızda hepsi birer hayır faaliyeti ama en nihayetinde kentin ihtiyaçlarını karşılamanın da bir yolu. Kadının da bu sürece dahil olduğunu görüyoruz.”


MERKEZİ SEVEN SULTANLAR

İktidar bünyesindeki kadınların, yapı tercihlerinin farklılıklarına değinen Sümertaş kimi sultanların merkezi yerlerle kimilerinin de yapının büyüklüğüne önem verdiğini söylüyor. “Hürrem Sultan bir valide sultan değil ama Kanuni Sultan Süleyman’ın nikahlı eşi. Ayasofya’nın karşısına bir hamam yaptırıyor. Bu hamamı başka bir sultanın yaptırdığı külliyeden daha küçük görebilirsiniz ama şehrin göbeğinde. Dolayısıyla bu yapıların birini öne çıkarıp diğerini geride görmek zor bir yaklaşım. Şehrin merkezinde olmayı göz önüne aldığınızda Mihrimah Sultan’ın Üsküdar’daki Külliyesi ön plana çıkar. Sadece Üsküdar’ın değil şehrin de en görünür noktalarından birisidir aynı zamanda. Yeni Camii Külliyesi de öyledir.”


ÖNÜNDEN GEÇİP BİLMEDİĞİMİZ YERLER

Sümertaş, erkek ismiyle bildiğimiz bazı yapıların da kadınlar tarafından yaptırıldığını söylüyor ve ekliyor: “Sokullu Camii’nin İsmihan Sultan tarafından Sokullu ile ortak yapıldığını biliyoruz. Süreç içinde bazı yapılardan kadınların ismi silinmiştir. İstanbul en merkezi noktalarından birinde olan Dolmabahçe Camii Bezmi Alem Valide Sultan tarafından yaptırılmıştır. Önünde geçtiğimiz ama bilmediğimiz detaylardan birisi. Bu yapıların önemli bir kısmı kayboldu. Birçoğu ayakta değil. Kalanlar da özgün formunu kaybetmiştir. Tabi bu yapıların çoğu kadınların adıyla bilindiği için kendisine de referans veriyor.”

  • Düşünmeye davet ediyor
  •  Sümertaş, bu çalışmanın Osmanlı’da kadının yeri ve rolü üzerinde yeniden düşünmeye davet ettiğini söylüyor: “Bunu bir takım algılarımız yeniden kurmak için yapıyoruz. Daha öncemevcut olan haremde kapalı kapılar ardında yaşayan kadın imgesinin doğru olmadığını, kentte görünürlüğün olduğunu iddia eden çalışmalarla başlıyor. O izi kentte aradığınızda ve mimarlık buna katıldığında başka bir yorum ortaya çıkıyor. İktidarın kadın erkek ayırmadığını başka rollerin olduğunu da gösteriyor bize. O açıdan Osmanlı algımızı yeniden üretmek adına bize önemli bir şey söylediğini düşünüyorum. İhtiyacımız olan şey kadın ya da erkeğin bir toplumun yarattığı kentleşmenin kendi bağlamında nasıl değerlendirileceği."


#Firuzan Melike Sümertaş
#Osmanlı
#Mimari
7 yıl önce