|

İsrafa karşı Türk çözümü

Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi'nden Hayriye Ünal ve ekibi büyük bir buluşa imza attı. Nanoteknoloji ile ürettikleri yeni ambalaj, gıdaların raf ömrünü ciddi oranda uzatıyor. İçinde Anadolu'da rezevrleri oldukça fazla olan kil bulunan nanoteknolojik ambalaj gıdaları kilin yalıtkanlık özelliğinden yararlanarak uzun süre koruyabiliyor.

Yeni Şafak
04:00 - 10/09/2017 Pazar
Güncelleme: 03:34 - 9/09/2017 Cumartesi
Yeni Şafak
Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi'nden Hayriye Ünal
Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi'nden Hayriye Ünal

Gıda israfı, güvenilir gıda, temiz kaynakların korunması ve sürdürülmesi yıllardır tüm dünya gündemini meşgul eden konuların başında geliyor. Bu sorunlarla ilgili araştırmalar yapılıyor, kongreler düzenleniyor, bilim insanları neredeyse kafa patlatıyor, hatta sinema endüsrtrisi bile bu sorunları distopya filmlerinin çıkış noktası olarak kullanıyor. Birleşmiş Milletler Gıda Örgütü'ne (FAO) göre her yıl 1.3 milyar ton gıda çöpe gidiyor. Türkiye'de de gıda israfı oldukça yüksek boyutlarda. Büyük özveriyle çalışan bilim insanları çabuk bozulan gıdaları kimyasal kullanmadan daha uzun ömürlü hale getirmeye çalışıyor. Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi'nden Hayriye Ünal ve ekibi ise büyük bir buluşa imza attı. Nanoteknoloji ile ürettikleri yeni ambalaj ürünlerin raf ömürlerini ciddi oranda uzatıyor. Özellikle yaş sebze ve meyvelerde, etlerde, tavuklarda denenen ürün yüksek oranda başarı sağladı. Bu yeni ambalaj teknolojisini Hayriye Ünal ve Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Dekanı Yusuf Menceloğlu ile konuştuk.

 Nanoteknolojiyi kullanarak geliştirdiğiniz yeni gıda ambalajı teknolojisini anlatır mısınız?
Hayriye Ünal:
Yaklaşık iki sene önce TUBİTAK'ın gıda güvenliği ile ilgili bir çağrısı vardı. Gıda güvenliği TUBİTAK'ın öncelikli alanları içinde. Bununla ilgili bir çağrı açılmıştı. Biz de bir fikirle, proje önerisiyle gittik. Bu projemiz de TUBİTAK tarafından desteklendi. Daha sonra bu konuda çalışmaya başladık. Proje aktif gıda ambalajı geliştirilmesiyle ilgili. Aktif gıda ambalajı dediğimiz gıdalarla etkileşim kuran malzemeler. Yani koruyucu maddeyi gıda içine koymak yerine bir şekilde gıda ambalajı içine koymuş oluyoruz böylece gıdanın güvenliği bir parça daha artmış oluyor. Tüketici açısından daha kabul edilebilir hale geliyor.
DOĞAL BİR MALZEME
 Nasıl bir özelliği var bu ambalajın?
H. Ü.:
Bizim geliştirdiğimiz ambalaj malzemelerinin antimikrobiyel olma özelliği var. Gıdaların bozulmalarına sebep olan bazı gazları hapsetme özelliği var. Gıdaların raf ömrünü uzatıyor. Özellikle meyve ve sebzelerde birtakım deneyler yaptık. Ayrıca et ve tavuk örneklerinde de mikrobiyel bozulmayı önlediğini gördük. Bu ambalaj hem gıdaların raf ömrünü uzatıyor, ekonomik katkı sağlıyor hem de gıdadaki bozulmadan kaynaklı enfeksiyonlara karşı da önlem teşkil ediyor.
 Kullanılan malzeme nasıl bir malzeme?
H. Ü.:
Kullandığımız malzeme bir nanokil türü. Özel bir yapıya sahip. Bu özelliğiyle birçok nanoteknolojik uygulamada kullanılabiliyor. Bizim için önemli olan özelliklerinden biri de Türkiye bu nanokil türünde önemli rezervlere sahip.

Yusuf Menceloğlu: Doğal bir malzeme bu. Şu anda rezervi Türkiye'de ve birkaç ülkede var. Normalde bu malzeme seramik endüstrisinde tonu 100 dolara satılırken böyle yeni bir kullanım alanı sağladığında bunun tonu en az 10, 20 bin dolara çıkıyor. Ciddi bir katmadeğer sağlıyor.

Aklım eskiden Anadolu'da gıda saklamak için kullanılan küplere gitti. Bu ambalaj da onlara benziyor. Oradan yola çıktığınızı söyleyebilir miyiz?
H. Ü.:
Tam olarak öyle değil çünkü kil burada ana malzeme değil bir katkı maddesi aslında. Nanoparçacıkları kullanıyoruz ve kil malzemenin yüzde 5'ini oluşturuyor. Tam anlamıyla ona benzetemeyiz. Ama küplerde de toprak yalıtkanlık özelliğiyle kullanılıyordu. Burada da onun etkileri var. Bozulmayı önleme etkisi bu yalıtkanlığından geliyor.
AMERİKA'DAN PATENTLİ
 Bu ürünün piyasaya girmesi nasıl mümkün olacak?
Y. M.:
Nanoteknoloji 2000'lerden beri konuşuluyor. Ama nanonun ticarileşmesi yeni yeni başlıyor. Bu ürün laboratuvar ölçeğinde yapılmış olsa da teknoloji hazırlık seviyesi oldukça yüksek. İyi bir yatırımla bu hayata geçirilebilecek bir teknoloji. Dünyanın birçok yerinden mesajlar geliyor. Örnekler istiyorlar. Denemek istiyorlar. Büyük çapta üretim yapılması gerekiyor. Sonra ticarileşmeye veya daha büyük değer yaratan bir işletmeye dönüşebilir.
H. Ü.:
Bu konuda zaten bir patent başvurumuz olmuştu. Amerika Patent Ofisi'nden kabul edildi. Ticarileşmesi açısından görüşmelerimiz de daha aktif bir şekilde devam ediyor.
 Bu yeni ambalaj gıdaların ömrünü ne kadar uzatıyor?
H. Ü.:
Kontrol örneklerimize göre yedinci günün sonunda domatesler, çilekler çok ciddi kullanılamaz hale geldi. Bu ambalajı kullandığımızda ise yedinci günün sonunda gayet iyi durumdalardı. Hem görüntü olarak hem de yaptığımız birtakım testler sonucunda bunu gördük. Hemen hemen ilk günkü tazeliklerini koruyorlardı.
SAĞLIKLIK BESLENME BİR KÜLTÜR MESELESİ
 Bu ürün evlerde kullanılmak üzere mi yoksa pazar için mi tasarlandı?
H. Ü.:
İki şekilde de düşünelebilir. Buzdolabı poşeti gibi de düşünülebilir. Üreticiden de öyle hazır alınabilir. Saklama kaplarının içine de bu malzemeden konulabilir. Plastik malzemelerle uyumu sözkonusu.
 Bir ürünü paketlenmiş halde almaya alışkın değiliz. Mesela ekmekler ilk çıktığında almak istemedik. Hatta ara ara tartışmalar oluyor yine. Bu ürünün de bu önyargılarla karşılaşacağını düşünüyor musunuz?
H. Ü.:
Bunu koruyucu bir film olarak düşündüğümüz için algıda problem yaşatacağını düşünmüyorum.
Y. M.:
Bu tabi alışkanlıklara çok bağlı. Bu tamamen bir kültür meselesi. Eski alışkanlıklarımızla şu anki alışkanlıklarımız ya da önceki dönemlerdeki insan sayısıyla şu anki aynı değil. O yüzden gıdanın önemi gittikçe artıyor. İsrafı mimimalize etmeye çalışıyoruz. Gıdanın sağlıklı korunması gerekiyor.

Yaş sebze ve meyve israfı başı çekiyor
 Türkiye'de gıda israfı hangi boyutlarda? Daha çok hangi gıdaları israf ediyoruz?
Y. M.:
Türkiye'de gıda israfı maliyeti 20 küsur milyar Türk lirası. Bu rakam Türkiye'nin gayri safi milli hasılasının yüzde 2-3'üne denk geliyor. Çok ciddi bir rakam. Enflasyonun yüzde 3 durduğunu düşünün. Siz bunu ne kadar minimalize ederseniz o kadar kârdır. Yüzde 10'unu bile kurtarsanız 2 milyar lira yapıyor. Bu problem sadece bizde de değil tüm dünyanın gündeminde. Bu arada her çeşit gıda israf ediliyor ama daha çok yaş sebze ve meyvenin bu işin başında geldiğini söyleyebiliriz.
#Gıda
#Türkiye
#Sebze
#Meyve
7 yıl önce