Terörist örgütler üzerinden Ortadoğu’yu dizayn eden Amerika ile Türkiye ilişkileri hayli gerilirken, ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’un son ziyaretinde de bilindik söylemlerinin ötesine geçilemedi. Kurulan komisyonların vaatlerin yerine getirilmesinde yaratacağı etki yakından takip edilecek. Amerika sözlerini tutmazsa, ilişkilerin kopma noktasına gelmesi tehlikesi var. Yıllardır yürüttüğü PKK terör örgütüyle mücadelesinde yüzlerce şehit veren Türkiye, Suriye sınırlarının da Amerika desteğiyle terörize edilmesine daha fazla seyirci kalmaya niyetli değil.
Kararlılığıyla dikkat çeken Türkiye’nin bölge halkının desteklediği teröre karşı müdahaleleri ise “sivil hassasiyeti” ve “DEAŞ’la mücadele” gibi söylemlerle engellenmeye çalışılıyor. Demokrasi hamisi görünüp sivil hassasiyetine sığınan Amerika’nın Ortadoğu’daki sicili ve mazisi ise hem sivil ölümlerinde hem de taşeron terör örgütlerine verdiği destek noktasında hayli kabarık. Amerika’nın müdahaleleri sonucu Irak, Suriye, Afganistan ve Pakistan’da 2 milyonu aşkın insan hayatını kaybetti. On yıllardır bölgede Müslüman kanı akıtan Amerika, bu ülkelerde 13 milyonu aşkın insanın da vatanlarını terk edip mülteci durumuna düşmesine neden oldu. Önce taşeron örgütler eliyle karıştırdığı ülkelere “barış getirme” bahanesiyle asker gönderen Amerika’nın bölgedeki müdahaleleriyle yarattığı yıkım haritası şöyle:
11 Eylül saldırıları ardından Afganistan’a yapılan Amerikan müdahalesinde sivil-terörist ayrımı gözetilmedi. Taliban bahanesiyle girilen ülkede, bin Ladin öldürülse de 16 yılı aşkın süredir çıkmayan ve ekonomik zenginlikleri sömüren ABD’nin müdahalesi sonucu 250 bine yakın insan öldürüldü. Pakistan da bu savaştan nasibini aldı. Bugün ABD Başkanı Donald Trump’ın “terörle mücadele” bahanesiyle adres gösterdiği Pakistan, askeri üslerini ABD’ye açması sonucu çok sayıda sivilini bu savaşa kurban vermek zorunda kaldı. Pakistan’da bu bilanço da 100 bin insan olarak ifade ediliyor.
- IRAK’TA MİLYONLUK KIYIM
- Amerika’nın 1991 yılından bu yana devam eden Irak işgalinde ise bugüne kadar 1 milyon insan hayatını kaybetti. Irak devleti adeta paramparça oldu. Binlerce insan evsiz ve yurtsuz kaldı. Yüzbinlerce insan mülteci konumuna düştü. Irak’ın yer altı zenginlikleri yağmalandı, bölge halkına fakirlik, kan ve gözyaşı kaldı. Üstelik 36. Paralel ve Çekiç Güç ile Türkiye’yi terörize eden Kandil de bu dönemde yaratıldı.
Suriye’de halkın Esed rejimine tepkisi fırsata dönüştürüldü. CIA’in yarattığı DEAŞ terör örgütü eliyle ülke savaşın içine sokuldu. Suriye parçalandı, insanlık yok oldu. 1 milyona yakın Suriyeli yaşamını yitirdi, 3.5 milyonu Türkiye’de olmak üzere yaklaşık 10 milyon vatandaş yurdunu terketti, mülteci konumuna düştü. Üstelik terörist örgütlerle ittifaklar açıktan yapıldı. PKK/PYD ile Türkiye’ye yönelik terör kuşağı genişletilirken, demografik planlar devreye girdi, Amerika’nın barış ve özgürlük getirmek için geldiği Suriye kuzeyinin kapıları etnik projeler güdenlerce halka kapatıldı. Amerika’nın sadece Rakka’daki sivil katliamı 15’si çocuk olmak üzere bin kişi olarak rapor edildi.
Şah Fırat operasyonu komutanı Emekli Tuğgeneral İhsan Başbozkurt, “Amerika, Afrin’de Türkiye’ye sivil hassasiyet diyor ama kendi sicili temiz mi bu konuda. Türkiye’ye kimsenin söyleyecek sözü, verecek aklı yok. Hele bu coğrafyada yıllarca Müslüman kanı döken Amerika’nın hiç yok. Dönüp kendi tarihine ve yaptıklarına bakmalı. Türkiye Cumhuriyeti Devleti sivil kaybına dikkat ettiği kadar hiçbir devlet dikkat etmiyor. Zeytin Dalı Harekatı’nın da bu denli yavaş ve dikkatli gitmesinin tek sebebi sivil can kaybının olmamasıdır” dedi.
Bu bölgede daha fazla Müslüman kanı akmasına engel olmak için işbirliğinin önemine işaret eden Başbozkurt, “Türkiye, İran, Irak, Afganistan, Pakistan, Suriye dahil.. Bu ülkelerin artık akıllarını başlarına alması, bölücü ve terör planlarına karşı birlik ve beraberlik içinde hareket etmesi lazım. Daha fazla Müslüman kanı dökülmemesi için birlikte olmaları lazım. İnsan hayatı mezhepçilikten, hizipçilikten çok daha önemlidir. Özellikle İran’ın burada bulunan bu devletlere mezhepçi yaklaşımı bırakıp çok sıkı işbirliğine gitmesi lazım” diye konuştu.
- DEAŞ’ı Amerika kurdu
- Amerika, bu ülkelere, bugün Türkiye’yi hizaya getirmeye çalıştığı “demokrasi, hürriyet, terörle mücadele” bahaneleriyle girdi ve çıkmak bilmedi. Bölgeye kan ve göz yaşı tohumları ekti, milyonlarca Müslüman kanı döktü. İşgale dönüşen müdahalenin gerçek sebebi ise başta petrol olmak üzere yeraltı ve yer üstü zenginlikleri idi. Amerika, bu kuşaktaki müdahalelerinde İran ve Türkiye’yi de hedefe koydu. Ancak güçlü siyasi iradeler ve tecrübeler nedeniyle bu iki ülke izin vermedi. Şimdi PKK/PYD/PJAK eliyle planlar yapılmaya devam ediyor. Türkiye’nin güneydoğu sınırları boyunca Çin’e uzanan hatta Amerika, terörist ortağı eliyle devreye koymak istediği planlarında başarıya ulaşırsa terör koridoru Pakistan’a uzanacak ve Çin sınırlarına dayanacak. Amerika’nın, bölgedeki planlarına kalkan indiren Türkiye’yi köşeye sıkıştırmak için kullandığı argümanlardan biri de DEAŞ’la mücadele bahanesi. Kısa bir süre öncesine kadar “DEAŞ bitti” denilirken tekrar bu örgütle mücadele bahanesine sarılan Amerika’nın dürüstlüğü bir kez daha sorgulanıyor. DEAŞ’ı CIA kurdu, lider kadrosunu eğitti ve Amerika, Suriye’ye DEAŞ bahanesini kullanarak girdi.
